AKIL KARAYA VURDU
AKIL KARAYA VURDU
Rahmetli Abdürrahim Karakoç’un bir şiirinin başlığı budur.Biz de ondan ilhamla bu yazının başlığını böyle koyduk.
Akıl, şuur ve idrak veya mantık ne dersek diyelim insanı ileri yapan medeni yapan öne geçiren en temel şey onun akıl sahibi olmasıdır.
İnsanı olumlu ya da olumsuz bir sonuca götüren her eylem akılla ilişkilidir ki bu sonuç onu akıllı ya da akılsız yapar.
Akılsız başın cezasını da hep ayaklar çeker.
Büyüklerimiz daima akıllı olmamız konusunda sık sık bizi uyarır.
İnsanımız alışveriş veya ticaret yaparken,evlilikte veya bir tercih yapması gerektiği hallerde daima aklını kullanır.
Hayatın her alanında insan aklını sonuna kadar kullanırken konu din olunca nedense aklını kullanmak hiç “aklına gelmez”.Falanca şöyle demiştir filanca kitabında şöyle yazmıştır şu kişi böyle demiştir bunun üzerine söz mü söylenir ya da bu iş yüzyıllardır böyle yapılıyor felan gibi filtre cümlelerle daima aklımızın yolunu tikarız.Ne zaman aklımızla bir yol bulmaya çalışacak olsak mutlaka bir “çok bilen ” çıkıp akılla hareket etmememiz konusunda bizi uyarır.
Üstelik bize bu uyarıyı yapanlar ” İslam akıl dinidir” diye temcit pilavı gibi aynı şeyi defaatle söyler durur.
Kur’an muhataplarına akıl sahipleri derken,aklınız yok mu diye ünlerken aklı olmayanı sorumlu dahi tutmazken müslümanda bu ” Akıl tutulması” niye?
İnsana verilmiş en büyük nimetin akıl olduğu bildirildiği halde kendini dine nispet eden pek çok kurum yapı cemaat hem aklımızla alay etmekte hem de akla kesin bir düşmanlık beslemektedir.
Daha henüz yeni günümüzde yeni şeyh ilan edilen birine bağlılıklarını bildirmek için koca koca adamlar/müritler köpek gibi havladılar.(mecaz değil gerçekten havvhav hav diyerek)…
Neyse biz “akıl akıl gel bana takıl ” diyerek sözü Caferi Sadık’ tan bir alıntıyla bitirelim:
“AKIL İNSANIN İÇİNDEKİ PEYGAMGER,
PEYGAMBER İNSANIN İÇİNDEKİ AKILDIR”.