YILBAŞI…
Önümüzdeki Salı günü miladi takvimle 2019 yılını tamamlanmış olacağız. Çarşamba günü de 2020’nin ilk günü olacak.
Biz birbiri ardına gelen gündüz ve gecelerin her insan için iyiden, doğrudan, faydalıdan, haktan ve adaletten yana olmak için bir imkân olduğuna inanıyoruz.
Yine biz iki günü birbirine eşit olanın ziyanda olduğuna inanıyoruz.
Her yeni gün yaptığımız iyiliklere, güzelliklere, faydalı ve doğru işlere daha fazlasını katma imkânımız var ve biz ulaştığımız zaman nimetinin bu yönde kullanılması gerektiğinin bilincindeyiz.
7 milyar 800 milyon insanın yaşadığı bu gezegende yaklaşık 1 milyar insan her gece aç yatmaktadır.
Yine 1 buçuk milyar insan sağlıklı içme suyundan mahrumdur.
Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyanın 402 yerinde halen devam etmekte olan savaş ya da çatışma var.
Maalesef bu savaş ya da çatışmaların 360’ı Müslümanların çoğunlukta olduğu bölgelerde yaşanıyor.
Dünyada 70 milyondan fazla insan savaş ve çatışmalar nedeniyle sığınmacı durumunda.
Yani 70 milyondan fazla insan, yaşadıkları ülkeleri terk etmişler, yersizler, yurtsuzlar.
Şu anda dünyada en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke Türkiye. Türkiye’de Suriyeliler, Iraklılar, Afganistanlılar ve diğer ülkelerden sığınmacılar var..
Biz bu basın açıklamasını yaparken 250 milyondan fazla çocuk savaş ve çatışma ortamının içinde yaşama tutunmaya çalışıyor.
Son 10 yılda 2,5 milyondan fazla çocuk savaş ve çatışmalarda yaşamını yitirdi.
15 milyondan fazla çocuk yaralandı ve organ kaybı yaşadı.
Her 6 saniyede bir 1 çocuk, gıda ya da ilaç yetersizliğinden dolayı yaşamını yitiriyor.
Ege ve Akdeniz’de plajlara boğulmuş çocuk bedenleri vuruyor.
Diğer taraftan dünyanın en zengin 8 kişisi dünya nüfusunun en yoksul yarısından 3 milyar 900 milyon insandan daha fazla servete sahip.
En zengin 10 ülkenin geliri en yoksul 10 ülkenin gelirinin 77 katı.
1 milyar insan her gece aç yatarken 1 milyar insan da obezite.
Sadece futbolda dönen para dünyadaki açlığı 7 defa önlemeye yetecek kadar.
Ülkemizde de 2019 yılı sorunların çözüldüğü bir yıl olamadı. Artan işsizlik, yüksek oranda işsiz genç nüfus, tıka basa dolu cezaevleri, tutuklu ya da hükümlü annelerinin yanında büyüyen cezaevi çocukları, önüne geçilemeyen kadın cinayetleri, çocuk istismarı vakaları, intiharlar, hızla bozulan toplumsal yapı, çözülen ilişkiler, yitirilen sevgi ve saygı…
Bu ülkede duyarlılık sahibi herkesin ve her kurumun düzenlediği organizasyonların ya da yaptığı programların insanımız ve toplumsal ilişkilerimiz için umut ve ufuk verici olması gerektiğine inanıyoruz.
Geceleri ve gündüzleri hızla tüketirken, insanlara faydalı olma, toplumsal bağları ve dayanışmayı kuvvetlendirme, barışa ve huzura katkıda bulunma yerine her türlü kötülüğü ve çirkinliği yılbaşı eğlencesi olarak takdim edip pazarlayan anlayış tarafımızca kabul edilemez.
Biz en başta, Milli Piyango adı verilen oyunla kitlelerin kumarla buluşturulmasını sağlayan düzenlemeleri reddediyoruz.
Kalplerdeki merhameti körelten, vicdan duygusunu ortadan kaldıran, insanları şehirlerin en orta yerlerinde her türlü ahlaksızlığı yapmaya sevk eden, gençlerimizde alkol ve uyuşturucu bağımlılığına giden yolu açan, insan bedeninin metalaştıran eğlence anlayışına karşı tepki koymanın her erdem sahibi insanın görevi olduğunu da düşünüyoruz.
Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda İstanbul’a gelip Boğaz’a demirleyen İngiliz Savaş Gemilerinden İstanbul ahalisine bedava dağıtılan alkol yeni dönemde işgalin ve sömürünün nasıl sürdürüleceğinin bir göstergesi olmuştur.
Biz vicdanları karartan ve bilinci devre dışı bırakan eğlence anlayışını,bu ülkenin emperyalizm tarafından sömürülmesine hizmet eden vasıtalardan biri olarak görüyoruz. Alkol müptelası haline getirilen insanlarımız sağlıklı düşünme ve sömürüye karşı direnme vasfını kaybediyorlar.
Bizler Anadolu Gençlik Derneği mensupları olarak 31 Aralık Salı gününü 1 Ocak Çarşamba gününe bağlayan gece 81 şubemizde yaklaşık 600 kadar noktada Mekke’nin Fethi Programı düzenleyeceğiz.
Bilindiği üzere yeryüzünün ilk binası Kâbe’nin bulunduğu şehir olan Mekke, Müslümanlar tarafından 630 yılının Ocak ayında fethedilmiştir.
Biz bu programları düzenlerken fethin hicri ya da miladi yıldönümünü, ya da fethin kronolojisini konuşmadan ziyade fetih ruhunu kuşanmanın derdindeyiz.
Ayrıca biz, İstanbul’un Fethini Diyarbakır’a, Diyarbakır’ın Fethini Kudüs’e, Kudüs’ün Fethini Mekke’ye ve Mekke’nin Fethi’ni de vahyin insanlığa olan çağrısına bağlamayan her anlayışın eksik olduğunu düşünüyoruz.
Kaosun, sömürünün, çatışma ve savaşların yaşandığı dünyamızın her zamankinden daha fazla fetih ruhuna ve anlayışına ihtiyacı vardır. Fetih kavramı da anlamından saptırılmaya çalışılsa da biz hem kavramlarımıza hem de bu kavramların bize yüklediği sorumluluklara sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Fetih, bir beldenin ve o beldede yaşayan insanların dimağlarının İslam’a açılmasıdır. Fetih, küfrün karanlığının vahyin berraklığıyla silinmesidir. Fetih, sonradan olma ilahlara reddiyedir. Fetih, insanların temel hak ve özgürlüklerini gasp eden zulüm düzeninden adil bir düzene geçen yolun açılmasıdır.
Fetih; insanın, toplumun ve doğanın, sevgiyle, merhametle ve adaletle buluşmasıdır. Fetih insan olmanın, halife kılınmanın, dağların yüklenmekten çekindiği bir yükü omuzlamanın ve kulluk sözü vermenin gereğidir. Fetih sadece hakkın hâkimiyeti için çıkılan bir seferin sonucu değil; bilakis o sefere çıkabilme dirayetidir.
Fetih işgal değildir. Fetih bir ırkın diğer ırkı tarumar etmesi değildir, bir bölgenin halkının diğer bölge halkını sömürmesi değildir, insanların inanç ve düşüncülerini zorla değiştirme değildir. Enerji kaynaklarını, yer altı yer üstü zenginliklerin ele geçirmek için savaşanlar, insanları imha etmek için savaşanlar bunu anlayamaz.
Mekke’nin Fethi büyük bir fetihtir. Günümüz Müslümanların bu büyük fetihten çıkaracağı bazı dersler vardır. Öncelikle Müslümanlar verdikleri sözü tutarlar, yaptıkları antlaşmayı bozmazlar. Zaferin Allah’tan olduğuna inanırlar. Sabrın ve fedakârlığın Müslümancı bir yaşam tarzının gereği olduğunu bilirler. İslam’ı yaşamanın ancak cihat ile mümkün olduğunu idrak ederler. Zafere giden yolda en büyük gücün inanç olduğunun farkındadırlar. Emaneti ehil ellere teslim etmek gerektiğine inanırlar. Fethin gayesinin ganimet elde etmek değil, yürekleri kazanmak olduğunu bilirler. İslam’ın yaşanmasında kadın erkek tüm Müslümanların itaat sorumluluğu olduğunun farkındadırlar. Bir Müslüman’ın gücü nispetinde tüm yeryüzünden sorumlu olduğunu bilirler. Tevazünün, vefanın ve sadakatin Müslüman ahlakının vazgeçilmezleri olduğuna inanırlar.
Biz Anadolu Gençlik Derneği mensupları olarak bu coğrafyanın harcının İslam olduğuna, bu toprakları bize yurt yapan anlayışın fetih ruhu olduğuna inanıyoruz. İnsanımız kültür emperyalizminin yanında değil fetih ruhunun yanında durmaya çağıyoruz.
31 Aralık akşamı tüm halkımızı çocukları ile birlikte kendilerine en yakın noktada Anadolu Gençlik Derneği ya da temsilciliği tarafından düzenlenen Mekke’nin Fethi Programlarına davet ediyoruz.