KAPIDAKİ TEHLİKE KORONA
Kapıdaki Tehlike Korona
Süleymanpaşa güvenli bir bölgeydi; fakat son günlerde riskin arttığı görülmekte. Konuştuğum,
görüştüğüm birçok insan çemberin giderek daraldığını düşünüyor. Fısıltı gazetesinde birtakım
haberler yayılmakta.
Karşılaştığım birkaç olaydan bahsetmek istiyorum. İstanbul’da bir arkadaşım korona oldu. Evde tedavi
altında. Tat ve koku alma duyularının kaybettiğini söylüyor. Kıbrıs’ta bulunan kuzenim korona
hastalığını atlattı. Korona testi pozitif çıkınca görüştüğü kişiler, ailesi karantinaya alınmıştı. İnternet
üzerinden derslere katılmaktayız. Bir arkadaşım geçen derse gelemedi. Kardeşi korona olmuş ve
İstanbul’da kardeşi için hastane arıyormuş. Köyden bir yakınımız vefat etti. Cenazesine kimse
gidemedi.
Aşı bulundu mu, aşı bulunursa bu pandemi daha ne kadar devam eder, ne zamana kadar tedbirler
devam edecek… bu soruların yanıtları maalesef kesin değil. Belli değil demiyorum, kesin değil. Ufacık
bir virüs hayatı altüst etti. Bu durumu kabul etmemiz lazım.
Kişisel tedbirler açısından uzun süreceğini varsayalım. Etrafımızdaki riskin neden arttığını
sorgulayalım. Şapkamızı önümüze alıp düşünelim. Korona olmaktansa eğri oturmakta fayda var. Bir
şeyleri demek ki sen, ben, o yanlış yapıyoruz. Ekmek alıp eve geldikten sonra hemen ellerimi
yıkıyorum. Eve girerken, banyonun ışığını açarken parmaklarım yerine dirseklerimi kullanıyorum. Bir
şey alacağım zaman para üstü almayacak şekilde ücretini hazırlıyorum.
Tedbir almaktan başka seçeneğimiz yok. Evde oturmaktan kilo aldım. Her gün aynı sandalyede
saatlerce oturuyorum. En yakın arkadaşlarımı haftada bir ya görüyorum ya göremiyorum. Biliyorum ki
en yakın arkadaşlarım evlerinde, tedbir alarak yaşıyor. Dışarı çıkacaksam, bir yere gideceksem, şehir
değiştirmek zorundaysam eğer insanlardan oldukça uzaklaşıyorum. Sanki hastaymışız gibi düşünüp
öyle hareket etmemiz gerekiyor.
Kişisel tedbirlerimizi arttıralım. Lütfen dikkat edelim. Kapıda bir tehlike var.