İNSAN
Yeryüzünün halifesi!..Yaratılanların şâhı , en muhteşemi . Dört bölümlü hayat çizgisi ve bu çizginin içinde adımlarını atmaya , hedefine doğru yol almaya mecbur edilmiş canlı!..Bu da çocukluk , gençlik , olgunluk ve ihtiyarlık safhaları . Önce insan diyelim , sonra nasıllara dalalım :
Kur’an’a göre şöyle :
“ And olsun Biz , insanı süzülüp çıkarılmış çamurdan yarattık . Sonra onu emin ve sağlam bir rahimde sparma haline getirdik . Sonra sparmayı embriya yarattık, derken , o embriyaya bir çiğnem et parçası halinde yarattık derken , o et parçasına bir takım kemik yarattık da sonra o kemiklere bir et giydirdik . Sonra onu diğer bir yaratık olarak teşekkül ettirdik . Yapıp yaratılanların en güzeli olan Allah , pek yücedir .”(Mü’minun12-14)
Bu şekilde yaratılan insan , hiç düşünmeden , hikmetini araştırmadan çocukların kız- erkek veya kısır oluşu karşısında başlar mızmızlanmaya ; neden sadece erkek çocuk , veya neden sadece kız çocuk veya kısır oluşuna !..
Buna da Allah Teala’nın şu ayeti cevap teşkil eder :
“Dilediği kimseye kız çocuk bahşeder . Dilediği kimseye de erkek çocuk bahşeder . Yahut Allah onları , erkek ve kız olarak ikiz verir . Dilediğini de kısır yapar”(Şûrâ 39)
Var mı itiraz eden veya şikayetçi olan ?..Elbette kimse itiraz edemez ve şikayetçi olamaz , çünkü bunun başka türlüsü yok !..
Bu Ayeti Kerimenin karşısında böylelerinin mızmızlığı boşuna olmuş değil midir !..
Necm Sûre’sinin 39. Âyet’inde de insan , kendisine hak etmediği hiç bir şey verilmeyeceğini idrak etmez :
“Doğrusu insana çalışmasından başka bir yoktur , verilmez”
“Allah’ın yaratışında değişiklik olmaz…”(Rum30)
“ Sizi topraktan , sonra sperm damlasından ve sonra bir döllenmiş hücreden yaratan O’dur ve sonra O , sizi çocuklar olarak hayata getirir , olgunluk çağına erişmenizi ve ardından yaşlanmanızı emreder ama bir kısmınız için daha erken ölüm verir ve bütün bunları takdir eder ki , O’nun belirlediği vadeye erişesiniz ve aldığınızı kullanmayı öğrenesiniz”(Mü’min 67)
“Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O’dur” (Ali İmran 6)
“O Rab ki , seni yarattı . Seni düzenledi , sana ölçülü bir biçim verdi . Allah sizi analarınızın karnından , siz hiç bir şey bilmez durumda iken çıkardı . Şükredesiniz , düşünesiniz diye size kulaklar , gözler ve kalpler verdi”.(İnfitar 7) .
“İnsan , neden yaratıldığına bir baksın . O atılan bir (meni) sudan yaratıldı . Erkeğin beli ile kadının kaburga kemikleri arasından bir sudan” (Tarık 5-7)
“Allah sizi yarattı , sonra da sizi öldürecektir .”(Nahl 70)
“Sizi , bir imtihan olarak şerle de hayırla da deneriz .”(Enbiya35)
“Allah sizi bir nutfeden yarattı , bir de bakarsın ki o , Rabbine karşı bir düşman kesilmiştir .”(Nahl 2)
“Sakın şımarma ! Muhakkak ki Allah , şımaranları sevmez .”(Kasas76)
“İnsanlardan kimi şüphe ve tereddüt içinde yalnız bir yönden kulluk eder . Kendisine bir iyilik dokunursa , buna çok memnun olur ; bir de musibete uğrarsa , yüzü değişir de dinden uzaklaşır . O , dünyasını da ahretini de kaybetmiştir . İşte bu , apaçık zarara uğramışlığın ta kendisidir .”(Hac 11)
“Biz insanı en güzel biçimde yarattık”(Tin 4)
Beyzaviye göre , Ayetteki “Ahseni Takvim” şöyle ifade edilmiştir :
“ -Ahseni takvim üzere yarattık , demek en güzel sûrette , boylu poslu , sûreti güzel , organların yeri , sayısı en iyi kullanmaya uygun tarzda , kâinatın bütün özelliklerini içine alacak şekilde yarattık ,” demektir .
Ebu Bekir bin Tahir de şöyle açıklamıştır :
“ İnsan akılla süslü , ilâhi emri yerine getirebilen , ayırt etme gücü olan bir varlık olarak yaratılmıştır .”
İbni Arabi de :
“İnsandan daha güzel bir mahluk yoktur . Allah onu canlı , bilgi , kudret , irade sahibi , konuşan , işiten , gören , işini çekip çeviren ve hikmetli bir şekilde davranan bir varlık olarak yaratmıştır . Bütün bunlarsa , Yüce Rabbin sıfatlarıdır .” Demiştir .
Bazı âlimlerin yorumları da şu şekildedir :
“İnsan küçük evrendir . Çünkü yaratılmışlarda her ne varsa onda toplanıp bir araya getirilmiştir .”
Kurtubi tefsirinde de yorum vardır :
“O takdirde güzel yaratılan insan , akılla donatılan insan , Rabbini inkar eder , yaratılış amacını unutursa , o zaman çok aşağı dereceye düşmüş , buna mümasil “bel hüm edall” hayvanlardan bile aşağı olmuş olur .”
Böyle olunca da Allah Teala , Tin Sûresinin beşinci Ayetinde şöyle buyurur :
“Sonra da insanı çevirdik aşağıların aşağısına “esfele sâfilîne”attık.”
İnsanda hidayete erme ve dalâlete düşme tehlikesi daima mevcuttur . İnsan , her ne kadar eşrefi mahlûkattır , ama yaratılmışların en şereflisi olmasına rağmen , kötü huyları , süflî emelleri ve edna özellikleri olabilme bakımından da en aşağıların aşağısı mevkii derekesinde bulunma vasfında düşünülebilinir . Şöyle ki :
1- İnsan çok zalim ve cahildir :
“Biz emaneti , göklere , yere ve dağlara teklif ettik de onlar , bunu yüklenmekten çekindiler , sorumluluktan korktular.Onu insan yüklendi.Doğrusu o çok zalim ve çok cahildir .” (Ahzap72)
“Biz bu Kur’anı , bir dağa indirseydik , Allah korkusundan onu baş eğmiş , parça parça olmuş görürdün . Bu misâlleri düşünsünler , akıl etsinler diye insanlara veriyoruz “(Haşr 21)
Allah , doğrudan akla ve iradeye hitap edip , zalimliği ve cahilliği sebebiyle emaneti yüklenmekten korkmayan insanı işaret ediyor .
2- İnsan çok acelecidir :
“İnsan , aceleci bir tabiatta yaratılmıştır”(Enbiya 37)
“İnsan hayrı istediği kadar şerri de ister . İnsan çok acelecidir .”(İsra 11)
“Hayır ! Doğrusu siz , acil olan dünya hayatını seviyorsunuz ve ahreti bırakıyorsunuz” (Kıyame 21-22)
3 –İnsan , menfaatına çok düşkündür :
“İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda ona sevinirler . Şayet yaptıklarından ötürü başlarına bir felaket gelse , hemen ümitsizliğe düşüverirler” (Rum 36)
4 – İnsan , Allah’a karşı pek nankördür :
“Şüphesiz ki , insan Rabbine karşı çok nankördür . Elbette buna kendisi de şahittir.” (Âdiyat 6-7)
“Denizde başınıza bir musibet geldiğinde , ondan başka bütün yalvardıklarınız kaybolup gider . O sizi kurtarıp karaya çıkardığında yine eski halinize düşersiniz . İnsanoğlu çok nankördür . O’nun sizi karada yerin dibine geçirmediğinden , yahut başınıza taş yağdırmayacağından emin misiniz ? Sonra kendinize bir koruyucu da bulamazsınız . Yahut O’nun sizi bir kez daha oraya denize gönderip üzerinize bir kasırga yollayarak , inkar etmiş olmanız sebebiyle sizi boğmayacağından emin misiniz ? Sonra bundan dolayı kendinize bizi arayıp soracak bir destekçi de bulamazsınız “ (İsra 67-69)
“Fakat insan , Rabbı kendisini imtihan edip ikramda bulunduğu ve nimet verdiği zaman “Rabbim bana ikram etti” der . Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise “Rabbim beni tahkir etti , önemsemedi” der. (Fecr 15-16)
“…Sizi bir imtihan olarak şerle de hayırla da deneriz” (Enbiya 35)
5 – İnsan , haris ve cimridir :
“Hayır! Doğrusu siz , yetime ikram etmiyorsunuz , yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz ? Haram , helâl ayırmaksızın mirası hırsla yiyiyorsunuz . Malı aşırı derecede seviyorsunuz” (Fecr 17-20)
“Gerçekten insan , pek hırslı , sabırsız yaratılmıştır . Kendisine fenalık dokunduğunda sızlanır , feryat eder , ona imkan verildiğinde ise cimrileşir , pinti kesilir . Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır .”(Mearic19-22)
“Gerçekten insan ,dünya malına son derece düşkündür , onu çok sever”(Âdiyat8)
“Kim nefsinin cimriliğinden korunursa , işte onlar felâha erenlerin ta kendileridir” (Haşr 8)
6 – İnsan kıskanç ve hasetçidir :
“Nefisler kıskançlığa meyilli olarak yaratılmıştır .” (Nisa 28)
“Yoksa onlar , Allah’ın lütfundan verdiği şeylerden dolayı insanları kıskanıyorlar mı ?” (Nisa 54)
Rasûl (sa) buyururlar :
“Haset etmekten sakınınız , zira haset , ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi iyilikleri yer bitirir .”(Ebu Davut )
7 – İnsan zayıf yaratılmıştır :
“Allah sizi önce zayıf olarak yarattı , zayıflığın ardından size kuvvet verdi , kuvvetin ardından da tekrar bir zayıflık verdi ve ihtiyarlık verdi” (Rum 54)
“Kime uzun bir ömür verirsek , biz onun yaratılışını , güç ve kuvvetini alarak tersine çeviririz . Hiç bunu düşünmüyorlar mı?”( Yasin 68)
“Şüphesiz daha önce Adem’le yasak ağaçtan yememesi için ahitleşmiştik , fakat o bunu unuttu . Biz onu fazla azimli bulmadık” (Taha 115)
“Âdem’e şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman” ( Hicr 29)
Mevlâna ruh cevherini şöyle anlatır :
“Cesetteki ruh , ayran içindeki yağ gibi gizlidir . Yağın meydana çıkması için ayranın dövülmesi gerekir “
Üstat Necip Fazıl da :
“Bende siklet , sende letâfet
Allah’ım , affet !
Latiften af diler kesafet ,
Allah’ım , affet !..
“Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma . Çünkü sen , ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin” (İsra 37 )
Yazımızın başında insanın hayat güzergâhındaki serüveninin takip ettiği yürüyüş çizgisinde adım attığı evrelerinden bahsetmiş , bunların ÇOCUKLUK , GENÇLİK , OLGUNLUK ESKİ TABİRLE KEMÂLÂT VE , VE İHTİYARLIK !..Demiştik .
Şimdi bu serüvenden , geçiş özellikleriyle beraber , sırasıyla mevzu bahis edelim . İnsandaki bu bölüm farklılıkların , birbirine etkileşimlikleri kaçınılmaz sonuçtur . Yani çocuk nasıl yetiştirilirse , gençliğinde , olgunluğunda ve ihtiyarlığında güzergâhındaki çizgi boyunca , o yetiştirilmenin etkileri , onun yürüyüşünde gözükür !..Yani menhiyata sapmadan , hidayet yolunda yürümeye devam eder !..
Müstesnalar olabilir , tek tek bir evvelkinin tamamen zıddı olarak öncekinin etkileşiminde kalmaz , güzergâhında hayat çizgisini değiştirerek mukallitlikten muhakkikliğe doğru , gerçek yolunu bularak hidâyete devam eder . Yani çocuk zıpırsa , genç de zıpır olmaz . Olgun da , ihtiyar da mu’tedil , dengeli Allah’ını tanıyan ; inançlı , ibadetli , hayırhah , âlicenap kimseler olabilirler !..Yahut , iyi yetiştirilmeyen çocuk gibi hepsi de birbirinden örnekleme yaparak kötülük güzergâhına sapmış olabilirler !..
Buna ait geçmişte normal insanlar ve Peygamberler arasında bir sürü misâller mevcuttur . LÛT Peygamberin karısı , gizliden gizliye sapıklarla işbirliği yapmadı mı , Hz. NUH’un oğlu , babasına inanmadı , gemiye binmedi “dağa tırmanır kurtulurum” diyerek tufanda boğulmadı mı ? İnançla Allah’ı arayan çocuk Hz. İbrahim’in babası Âzer , Nemrut’un putçusu değil miydi ?!..Ya ÂDEM babamızın , kafir oğlu , katil Kabil’le , masum , Allah’tan korkan , babasına itaatkâr olan HABİL!..Hz. Musa’nın , Firavun’un nezdinde , sarayında büyütüldüğü unutulmasın !..
İnsanların etkileşimden değişen kimseler olarak , iyi ve kötü serüvenleri vardır ve kaçınılmaz olarak mevcuttur .
Gelelim insanın doğumundan , ölümüne kadar katettiği evrelere :
1- ÇOCUKLUK EVRESİ :
“…. Süzülüp çıkarılmış bir çamurdan yarattık . Sonra onu emin ve sağlam bir rahimde sparma haline getirdik , sparmayı yarattık . O emriyaya bir çiğnem et parçası , o et parçasına bir takım kemik yaratıp üzerine et giydirdik…” (Mü’minun 12-14)
“….O , sizi çocuklar olarak yeryüzüne getirir….” (Mü’min 67)
İşte insanın başlangıç noktası !..Anne – babanın uhdesinde yetiştirilecek çocuk , geleceğin en biçimli , en mu’tedil , insanlık haysiyetine hediye edilecek geleceğin insanı !..O önce bakımlı , eğitimli , dünyaya geliş gayesince Yaradan’ını tanıyan , bilen , kul olma vasfının içinde Allah’ın emirleri olan inançlarını , ibadetlerini yaparak saadet güzergâhı çizgisinde ileriye , iyi insan olma potasında ülkesini seven , geleceklere yönelerek tam bir insan vasıflarını benliğinde toplayan . Toplum , çevre ve insanlar içersinde yetişerek gençliğe doğru yol alır . Tabii burada iyi ve kötü olması için , çeşitli etkileşimlere ve yardıma ihtiyaç vardır !..
Bu evrelerin içinde , anne –babasının ve başkaların yardımına en çok muhtaç olan çocuktur . Yetiştirilme evresindedir .
Böylece o , eğritilir , doğrultulur dayacanlarla , desteklerle, sonunda dimdik tam bir insan fidanı olarak , gençlik güzergâhına adım attırılmış olur !..
2- GENÇLİK EVRESİ :
Rasûl Sallâllâhü Vessellem Efendimiz , Gençlik için şöyle buyurur :
“Gençlik , bir nevi deliliktir !..”
Devam ederek :
“Allah , ibadete düşkün gençle Meleklere karşı iftihar ederek :
“KULUMA BAKIN , BENİM RIZAM İÇİN NEFSANİ İSTEKLERİNİ TERK ETMİŞTİR”
Gençlerimizin en hayırlısı , ihtiyarlar gibi ölümü düşünen , gençlik hevesatına mağlup olmayıp gaflette boğulmayandır .
Gençlik , en buhranlı , en delilik çağı , dedik . Tabii çocuklukta kazandırılan iyi hasletler sayesinde dost doğru güzergâhında saadet ve mutluluk çizgilerini takip eder ve mu’tedil , gençlik âbidesi olarak mı çıkar karşımıza !..
Yoksa , hoplama – zıplama , hay-huy , boşvermişim dünyaya , hercai ile deliliklerini yaşamak ; uyuşturucu , içki , kumar , fuhuş gibi yan yolların mahvedici , felâkete doğru atak hamlesi önünde yuvarlanan , menhiyatın cenderesinde , dengesizce , insanlık haysiyetini hiçe sayarak , düşüncesizce etrafa saldıran , hak – hukuk tanımayan ihtiraslarının ve nefsinin zebunu olmuş bir genç mi ?..
Daha önce belirttiğimiz gibi , böyle olması , çocuğun iyi veya kötü yetiştirilme fonksiyonuna bağlanabilir bu durum !..Seçilmiş , tertemiz toprağa ekilmiş fidanların yetiştirilme amelesi neticesinde meyveler istenilen kıvamda elde edilebilinir !..
Abdullah bin Abbas’ın rivayetine göre Ekrem efendimiz , gençlere şu nasihatı yapmıştır :
“Delikanlı , sana bazı şeyler öğreteceğim , Allah’ın hakkını koru ki , Allah da seni korusun . Allah’ın hakkını gözet ki , O’nu hep yanında bulasın . Bir şey istediğinde Allah’tan iste .Yardım dilediğinde Allah’tan yardım dile . Şunu bilmelisin ki , bütün toplum , varlık âlemi bir konuda senin yararına bir şey yapmak için bir araya gelse , ancak Allah yazmışsa sana destek verebilirler . Yine bütün toplum sana zarar vermek için bir araya gelse ancak Allah yazmışsa sana zarar verebilirler . Zira kalemler kaldırılmış , sayfalar kurumuştur .(Tirmizi)
“İnsanlar içinde Yüce Allah’ın en sevdiği kimse , kötülükleri terk edip iyiliklere yönelen gençtir”(Ebu Davut)
“Huşu’ duymayan gençler , namaz kılarak rüku’ eden yaşlılar , emzikli bebeler ve otlayan hayvanlar olmasaydı , mutlaka başınıza azap yağardı” (Müsnet)
Gençlik dönemi , iradeye en zor hakim olma dönemidir !..
3- OLGUNLUK EVRESİ :
Sorumluluk , zorlukları göğüsleme , önünü görebilme , başkalarının haklarına saygılı , geniş ufuklu , sevgi ve saygı cenderesinde etrafına nazar eden , dünyaya tesadüf için gelmediğini akıl edebilen , Allah’a inanmak bu âleme başıboş gelmediğini tefekkür edebilen âyetin muhatabı olur :
“Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat derse , Allah’tan korkup emirlerine uygun yaşarsa , doğru inanç içinde ibadet eder , güzel davranışlarda bulunursa , kurtuluşa ve saadete erenler bunlardır “ (Nur 52)
“Biz , ona yolu gösterdik ; ister şükreder , isterse nankörlük…”(İnsan 76)
Olgun insan , “nereden geldim , niçin geldim , nereye gideceğim ? ” gibi sorgulamalarla , kendini yönlendirmeli ve dinin de kendisinden nefsin , neslin , malın ve hayatın korunmasını istediğini düşünmeli ve bilmelidir !..
Olgun insan , kendisine şöyle bir uyarı mesajı gelebileceğini her an aklından çıkarmamalıdır :
Hak – hukuku istiab ederek özünü , inancın olan dine yönlendir , Allah’ın seni , kâinatı , her şeyi yarattığını müşahede et . Sonra bütün benliğin ve varlığınla kulluğunun iştiyakına râm ol !..
Allah Teala şöyle buyurur :
“Ey insanlar !..Gerçekten sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık . Ve sizi bir takım milletlere ve kabilelere ayırdık ki, tanışasınız , birbirinizin marifetinden yararlasınız . Şüpheye mahal yok : Sizin en değerliniz , insan haysiyetine uymayan davranışlardan en çok sakınanız , Allah’a en çok saygılı olanınızdır .”(Hucurat 13)
“İnsan…Yaratıkların en şereflisi…Yüklendiği emanetin ağırlığını vicdanında hissetmese , onların en sefili adayıdır .”
“Sizi , bütün insanlara örnek olasınız , diye adil ve dengeli bir toplum kıldık”(Bakara 143)
İlahî ihtar ile sorumluluğu yükler insana :
“Her insanın yaptıklarını boynuna asarız” (İsra 13)
4- İHTİYARLIK EVRESİ :
Bakıma en çok çocuklardan sonra , ihtiyarlardır . Unutulmamalıdır ki , onlar da çocuklar gibi bakıma muhtaçtırlar . Onlarda Umutsuzluk , unutkanlık , bitkinlik , ağrıların depreşmesiyle sızlanmalar , ümitsiz gözlerle etrafına bakmalarla sanki eski dinçliğinin zamanlarının özlemi ile diğer insanlara yalvarır gibi iştiyaksız gözlerle bakarlar..insanda yaşlanma törpüsüne rağmen ellerini uzatarak yöneliş duygusu , hep onun önünde atak hamleymiş gibi olmasa da hareketsizliğinin , dünya sevgisi ve çok yaşama cehdi hâlâ gözlerinin önünde uzanmaktadır . İçinden geçirmektedir ki : Ah be ! Gençliğim , bir geri gelse de , şu ihtiyarlığın yaptığını ona bir bir şikâyet edebilsem !..
Rasûlü Ekrem Efendimiz :
“İnsanların en hayırlısı ömrü uzun , ameli güzel olanıdır”
“İhtiyarlık gelmeden gençliğin , hastalık gelmeden sağlığın , fakirlik gelmeden zenginliğin , meşguliyet gelmeden boş vaktin , ölüm gelmeden hayatın değerini bil”
“Allah’ım ! Acizlikten , tembellikten , korkaklıktan ve ihtiyarlıktan Sana sığınırım” Buyurmuştur .
Yaşlıların beklentileri , her şeyden önce çocuklarının ve yakınlarının ilgisi , yardımı .Terk edilmeme duygusu , kendilerine itibar , ilgilenilme , yalnız kalma korkusundan kurtulma , sevgi – saygı gösterilmesi , yardım ön plânda ortaya çıkar . ve Nasıl olur da çocuklar , can ciğer anne babalarını huzur evine kapatırlar . Onlar , kendilerinin huzur evinde mi yetiştirildiğini zannederler !..Anne ve babalarının onları yetiştirirken , ne zahmetler çektiklerini hiç düşünmezler mi ?. Böyle olunca buna çok hayıflanmak lazım , çok yazık !..
“Rabbin rızası , anne – babanın rızasına , öfkesi de anne – babanın öfkesine bağlıdır “ Sizleri yaratan O’dur . Yaşlılık dönemine ulaştıracak , ömrünün son demlerindeki düşkünlük haline , bildiği sözleri , bilemeyecek hale getireceği günlere ulaştıran da O’dur” (Nahl 70)
“ Saçı sakalı ağarmış , yaşlı Müslüman’a saygı gösterip ikram etmek , Allah’a saygıdandır” (Ebu Davut)
“Yaşlıları görüp gözetiniz . Zira siz ancak onlar sayesinde yardım görür ve rızıklanırsınız”(Tirmizi)
“Biz insana annesine – babasına iyi davranmasını emrettik . Zira annesi onu nice zahmetlerle karnında taşımıştır . Sütten kesilmesi de iki yıl kadar sürer . İnsana buyurduk ki : Hem Bana , hem annene – babana şükret . Unutma ki , sonunda Bana döneceksiniz . Eğer onlar seni şirkçi olduğuna dair hiç bilgin olmadığı şeyleri , Bana ortak saymaya zorlarlarsa , sakın onlara itaat etme . Ama o durumda da kendileriyle iyi geçin , makul bir tarzda onlara sahip çık . Bana yönelen olgun insanların yolunu tut . Sonunda hepinizin dönüşü Bana olacak ve Ben işlediklerinizi , tek tek size bildirip karşılığını vereceğim .”(Lokman 14-15)
Gençler bile bilse , ihtiyarlar yapabilse ..
Yaşlılık , ne saçın ağarması , ne de belin bükülmesidir . Gayesi biten ve ümidi sönen herkes yaşlıdır .
Yaşlıların güneşe olduğu kadar , sevgiye de ihtiyaçları vardır .
Gençler ümitleriyle , yaşlılar hayelleriyle yaşar .
Üstat Necip Fazıl Kısakürek mırıldanır :
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal,
Hamal ki , sonunda ne rutbe var , ne mal .
Dünya güzel olsaydı , doğarken ağlamazdık ,
Yaşarken temiz kalsaydık , ölünce yıkanmazdık !..
Bu alıntı sözlerle , geldik konumuzun sonuna .
Allah bize uzun ömür , illâ güzel ameller nasip etsin !..