Dolar 33,9762
Euro 37,6709
Altın 2.725,36
BİST 9.771,16
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 28°C
Parçalı Bulutlu
Tekirdağ
28°C
Parçalı Bulutlu
Paz 27°C
Pts 27°C
Sal 26°C
Çar 28°C

BALKANLARDAKİ SOYKIRIM VE GÖÇLER -1-

BALKANLARDAKİ SOYKIRIM VE GÖÇLER -1-

Bu köşemdeki bir önceki yazımda malum Ermeni meselesi ve soykırım iddiaları ile ilgili bir yazı kaleme almıştım. Tarihçi yazar H.Yıldırım Ağanoğlu’nun “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Balkanların Makus Talihi: Göç” adlı 478 sayfalık, doyurucu bilgi ve belgelerle dolu kitabını da okuyunca, dedesi de 1913 yılında bu makus göçlerden biri sonucu Tekirdağ’a gelmiş olan Rumeli sevdalısı bir Evlâd-ı Fatihan torunu olarak, ne zamandır niyetinde olduğum, daha fazla geciktirmeden yazmanın benim için artık şart olduğunu düşündüğüm bu yazıyı kaleme aldım.

Yazıda yer vermeye çalıştığım bu mühim konuyla alakalı özetin de özeti diyebileceğim bilgiler, göçler ve yapılan katliamlar ile ilgili belirtilen resmi rakamlar, Sayın Yıldırım Ağanoğlu’nun titiz çalışması sonucu meydana getirdiği, bütün Balkan göçmenlerinin ve Rumeli sevdalılarının mutlaka okuması gerektiğini düşündüğüm ve tavsiye ettiğim bu hacimli ve güzel kitabından alıntı yapılarak sizlerle paylaşılmıştır. Bu yüzden öncelikle Sayın Yıldırım Ağanoğlu’na özel bir teşekkürü ve tebriki borç biliyorum.

Her ne kadar özetin özetini de sizlerle paylaşmaya çalışmış olsam da, bu konu sadece bir köşe yazısına sığamayacak kadar önemli bilgiler ihtiva ettiğinden, sizleri de okurken fazla sıkmamak ve zorlamamak adına bu yazımı iki bölüm halinde sizlerle paylaşacağım. Bu hatırlatmayı yapmadaki gayem, bu yazıyı okuduktan sonra bir sonraki yazıyı da okuyun ki konu yarım ve havada kalmasın.
Bu girizgah ve bilgilendirmeden sonra gelelim asıl konumuza.

Osmanlı Devleti’nin hayatiyetini sürdürdüğü zaman içinde tarafsız tarihçiler ve arşiv belgelerinin doğruladığı üzere gayrımüslümlere planlı, sistematik bir etnik soykırım uygulanmamıştır. Yaşanan bazı lokal hadiseler ise olayı hiçbir zaman genelleştirmez.

Buna karşı, Osmanlı yönetiminin Balkanlarda zaafa düşmesi sonucunda müslüman ahali ise çeşitli vesilelerle katliam, baskı ve zorlamalar neticesinde göç etmek zorunda kalmıştır. Son iki yüz yılda Osmanlı Devleti’nin sivil nüfusunun dörtte biri Balkanlar ve Kafkaslarda meydana gelen etnik ve dini soykırım ile buna bağlı gerçekleşen göçler neticesinde eksilmiştir. Bu yaklaşık 5 milyon insana tekabül etmektedir.

Bu kadar masum insanın hayatını kaybetmesinin sebeplerine, medeni ülkeler olduğunu iddia eden Batılı tarihçilerden birkaçı haricinde kimse değinmemiş ve Batı kamuoyunda sadece milyonlarca Ermeni ve Rum’un vahşi Türklerce (!) öldürüldüğü iddiası yer almıştır.

Nitekim o insaflı ve objektif nadir batılı tarihçilerden biri olan Amerikalı Tarih Profesörü Justin McCarthty’nin şu ifadeleri bunu doğrulamaktadır:
«Balkanlarda Türklere olan, insanoğlunun başına gelen en kötü olaylardan biridir. Bugüne kadar yaşanmış en büyük felaketlerden biridir. Hala hiç kimse bunu bilmez.»

Tarihçilerin hocası olarak bilinen dünyaca ünlü tarihçimiz merhum Profesör Halil İnalcık hocamız da şu sözleriyle bu konuya dikkat çekiyor:
«Avrupa soykırımdan bahsediyor. Soykırım Balkanlarda olmuştur. Bulgar, Sırp, Yunan, bizim Türklerimizi katletmiştir, soykırım orada olmuştur. Ben Avrupa tarihine inanmam, Avrupa tarihi bizim tarihimizi tahrip etmiştir, benim bütün hayatım bu tahrifatı düzeltmekle geçmiştir.»

Balkanlarda Müslümanlara karşı uygulanan zulmün ve ciddi manada göçün tarihi 1697’den itibaren Avusturya İmparatorluk Ordusu’nun işgalleriyle başlamıştı. Üsküp gibi Türk ve Müslüman nüfusun yoğunlukta bulunduğu bir şehrin Avusturyalı general Piccolomini tarafından yakılması ve sonrasında 60.000 insanın yaşadığı bu şehrin, büyük ölçüde göç problemiyle karşı karşıya kalması ve uzun yıllar eski seviyesine gelememesi, bu zulmün en büyük delillerindendir.

Fakat esas manada mezalimler Balkan kavimlerinin isyanlarıyla başlar. Balkanlardaki istiklal hareketleriyle Müslümanlara karşı uygulanan soykırımların birebir ilişkisi vardır. Sırp ayaklanmaları ve muhtariyeti (1804, 1816, 1862, 1867, 1876) Karadağ isyanları (1852-1864) Yunan isyanları ve bağımsızlık süreci (1821-1830) Bulgar isyanları ve muhtariyeti (1835, 1841, 1849, 1867, 1876, 1877) süreçlerinin ortak özellikleri haklı ya da haksız gerekçelerle başlayıp olayın sivil ahaliye karşı bir terör ve katliam hareketlerine dönüşmesiydi.

Mezalim hareketlerinden şüphesiz en büyüğü tarihlerimize 93 Harbi olarak geçen 1877-78 Osmanlı-Rus harbindeki Rus ve Bulgar mezalimidir. Daha sonraki en büyük soykırım ise Balkan harbi sonrasında meydana gelenlerdir.

Balkanlardan göçün, yapılan katliam ve soykırımın en büyük sebebi Rusya ve onun Panslavist akımı şemsiyesi altındaki Hıristiyan Balkan devletlerindeki Türk düşmanlığı taassubudur.

Bu noktada Türklerin Balkanları terk etmesinin sebepleri arasında, Mustafa Kemal Atatürk’ün 23 Eylül 1923’de Hakimiyeti Milliye gazetesine verdiği demeç ilgi çekicidir.
«Asırlardan beri düşmanlarımız, Avrupa kavimleri arasında Türklere karşı kin ve husumet fikirleri telkin etmişlerdir. Batı zihniyetine yerleşmiş bu fikirler hususi bir zihniyet meydana getirmiştir. …Avrupa’da Türk’ün her türlü terakkiye hasım bir adam olduğu, manen ve fikren gelişime gayr-i müsait bir adam olduğu zannedilmektedir.»

Özellikle 1800’lü yıllara kadar yavaş ama sürekli bir şekilde seyreden göç akımı Mora’daki 1821 Yunan ayaklanmasıyla sistematik bir soykırım şekline dönüştü. Bu ayaklanma neticesinde 25.000 kadar Müslüman kıyımdan geçirilmiş ve bu daha sonraki mezalimler için bir metot teşkil etmişti.
Mezalim ve göç 1877-78 Osmanlı-Rus harbi neticesinde zirveye çıktı. Yarım milyondan fazla Müslüman bu savaş neticesinde Rus ve Bulgarlar tarafından katledildi. 1.250.000 kadar insan yerinden yurdundan olup göç etmek zorunda kaldı.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.