ALGI OPERASYONU VE PİŞKİNLİK
ALGI OPERASYONU VE PİŞKİNLİK
Dünyanın en büyük ekonomisiyiz
Alkışşşşşş.
Dünya bizi kıskanıyor. Avrupa ülkeleri enflasyondan kıvrılıyor. Uzay ajansı kurduk. Yakında aya çıkıyoruz. Karadenizde petrol bulduk. Lozanın bitmesine az kaldı. Kendi petrolümüzü çıkarıcaz. Eskiden bu ülkede buzdolabı yoktu. Ev yoktu. İnsanlar mağaralarda yaşıyordu. Dünyanın bir numarası olurduk ama. Bir yanda geziciler, bir yanda muhalefet, bir yanda dış güçler hep engel oldular.
Alkış.
Van minütes kardeşim! İnsaf.
Siz iktidarsınız. Ve nerede ise çeyrek yüzyıl bitti. Aklınızdan ne geçerse yaptınız. 7 Düvelin yenemediği Türk ordusunu hapse tıktınız. Bunu gerçekten alkışlıyorum. Kim size mani olabilir. Fabrikalar kurdunuz da itiraz mı ettik. Tarımı desteklediniz de olmaz mı dedik. İşçi haklarını çağdaş bir seviyeye çıkardınız da itiraz mı ettik? Emekliyi kolladınız da itiraz mı ettik?
Evet cumhuriyet birikimlerini satarken içimiz yandı. İtiraz da ettik ama hakaret etmedik. Sadece olmasa daha iyi olurdu dedik. Paralı ve kâr garantili köprüler, hava alanları ve özel hastaneler içimizi kavurdu. Olmazsa daha iyi olurdu dedik.
Türk milleti basiretlidir. Yapılan güzel şeyleri asla unutmaz. Ama yapılan yanlışları da unutmaz.
Bugüne gelirsek. İçinde bulunduğumuz ekonomik şartlar ve her gün artan enflasyonla mücadele etmek. Korona ile mücadele etmekten daha da zor. Bu enflasyonun bir aşısı da yok. Her gün cebimizdeki sınırlı paralar eriyor. Ay sonlarını iple çeker olduk. Birbuçuk litre su dört lire bir somun üç lira, Tuvalet dört lira oldu. Kenarda köşede uzaktan gelen misafirimize ikram ettiğimiz çay bile dört beş arası…
Bugün iktidarın ileri gelenleri bir eleştiri yapıp doğruları söylese, biraz özeleştiri yapsa. Bu aziz millet olgunlukla karşılar. Yanılmak insana mahsus der. Ama öyle mi. Tüm söylemler sanki hiç bir şey yokmuş gibi. Her yer güllük gülistanlık. Hele Bakan Nebati’nin gülümsemesine bayılıyorum. Herşey eskisinden iyi olacak diyor. Bu ülkede yaşayan her çalışan, emekli ve işsiz ordusu bana göre bir ekonomi uzmanıdır. Tereciye tere satılmaz. Halkımız her şeyin daha iyisini bilmektedir. İktidar pişkinliğine devam ediyor.
Bir Nasreddin Hoca fıkrası ile bağlamak istiyorum.
Nasreddin Hoca’nın bir vatandaşa beşyüz akçe borcu vardır. Adam defalarca kapısına gelir. Fakat bir gün Bizim Hoca adamla yüzleşmeye karar verir.
Adam başlar. Hocam sende hiç utanma sıkılma yokmu dur? Borç vadesinin üzerinden beş yıl geçti. Ararım bulamam. Hastayım diye çıkmazsın. Akşehire gittim dersin burada görürüm. Bu para benim hakkım. Lütfen bunu daha geciktirme der.
Nasreddin hoca yanıt verir:
Güzel kardeşim elbette senin paranı vereceğim. Hiç merak etme. Köyün bayırlarına tel çektim. Koyunlar, keçiler geçerken tüyleri takılacak tellere. Hanımla toplayıp ip yapıp satacağız. Bu satıştan altı ay sonra dörtyüz akçe kazanmayı düşünüyoruz. Şimdi sen al şu yüz akçeyi cebine koy. Altı ay sonra sana tıkır tıkır dörtyüz akçe daha sayacağım, deyince adam gülmeye başlar.
Bunun üzerine Hoca şöyle der gayet pişkin bir vaziyette:
Bak gördün peşin parayı nasıl da gülersin?