Dolar 32,3696
Euro 34,9488
Altın 2.325,48
BİST 9.094,68
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 20°C
Açık
Tekirdağ
20°C
Açık
Cts 23°C
Paz 23°C
Pts 24°C
Sal 19°C

YORULDUK BE HAYAT

YORULDUK BE HAYAT

Nedir bu hiç durmadan koşturmaca? Nedir bu telaş? Büyük devasa bir tribünün göbeğinde
futbol oynuyoruz sanki. (Hakemler, seyirciler görünmese de) Tüm insanlar son trene yetişecek gibi
koşuyor.
Sinir stres toz duman, telaş ve stres yüklü bir kentin bahçesinde oysa bir erik ağacının yüreği
tomur tomur. Çiçek açtı açacak. Hayatı anlatıyor bize. Sakin olun diyor. Sevin diyor. Hayat rengârenk
siz insanlar ne hale getirdiniz diyor. Erik ağacı ile konuşuyorum. Yakında bir kedi öylesine sevgi dolu
yanaşıyor ki aramızda hiçbir yabancılık kalmıyor. O bir kedi ben bir insan. Halbuki insanlarla aynı dilde
bile konuşsak ne kadar zorluklar çekiyoruz bazen.
Eve döndüğümde bir yığın fatura dolanıyor ayaklarıma. Kelebek ömrü kadar kısacık ve
hercümerç içinde bir yaşamın bedeli bu uzun anlamsız kağıt parçaları olsa gerek diye düşünüyorum.
Yaşam kısa, fatura destan gibi upuzun ve saçma sapan, işlemediğimiz günahların cezası gibi…
Parktaki üveyik kuşlarının cıvıl cıvıl mutluluğunu kıskanasım geliyor hayranlıkla izliyorum
onları. Erik ağacı hayatla barışık. Bizlerde bir sorun var.
İnsanlar durulmuyor.
Çamaşırların kiri bir makinede arınıyor.
İnsanlar kirleriyle, kibirleriyle, egolarıyla dünyayı perişan ediyorlar. Kendileri gibi kirletiyorlar üstelik.
Deniz, küsmezmiş balıklara. Ağaç, dallarına çiçeklerine, gökyüzü kuşlarına…
Ya insanlar, iyi olanlar çabuk gider, kötüler uzun yaşarmış aslında film şeridi gibi
gözümüzden geçen kısacık hayatta.
Çocukken istediklerimizi elde etmek için masumca yalandı gözyaşlarımız. Oysa
büyüyünce gerçekten de gök gürültüsünden ve şimşeklerden sonra sağanak sağanak
aktılar. Kırıp dökenlerin, yakıp yıkanların belki de hiç haberi olmadı.
Değer miydi bir kelebek ömrü kadar solumaya çalıştığımız şu kısacık hayatta
bunca yıkımlara, kırılmalara. Belki de topraktan yaratıldığımız için yüreğimizde devam
etti fay hatları.
Temelsiz binalar, asılsız sevgiler inşa ettik. Her sarsıntıda bin parça olduk. Binalar
yıktık, yürekler yıktık. Enkaz yığını her yer .
Güveni yıktık, silahla vurmayı bıraktık, ağza alınmayacak sözlerle vurduk. İş hırsı
kariyer hırsı, ‘ben’ derken ‘biz’i unuttuk.
Cam kırıkları ile can kırıkları birbirine karıştı.
Acaba göz yaşları yapıştırır mı can kırıklarını?
Yorulduk be hayat!
Biraz mola!

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.