Dolar 38,8364
Euro 44,0277
Altın 4.150,50
BİST 9.398,93
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 22°C
Parçalı Bulutlu
Tekirdağ
22°C
Parçalı Bulutlu
Çar 23°C
Per 26°C
Cum 25°C
Cts 25°C

YENİ MİRASÇILAR

YENİ MİRASÇILAR

Öyle bir memleket ki üç tarafı deniz, içi keriz ve yedi tarafı yedi düşmanla kuşatılmıştır. Ve her Allah’ın günü bugündür. (Bahçeli’nin tespiti yanlıştır.) Oğuz Handan bugüne düşmanların saldırıları hiç bitmemiştir. Hal böyle olunca bıyıkları terleyen her genç gibi bizim öykümüzdeki genç de askere gider. Hadi gencin adını da koyalım Ali olsun. Babası ve anası Ali’yi bağrına basıp, hadi oğul vakit tamamdır. Git vatanını kurtar derler. Ailesi, ilk göz ağrıları olan aliyi 17 yaşında evlendirmiştir. Eşi Binnaz da kucağındaki minnacık bebeği ile eşini kucaklar ve ağlayarak askere uğurlar. Köyde küçücük bir hanayları vardır. Ailenin reisi büyükbaba hanayın kapısına TÜRKOĞULLARI HANESİ diye yazdırmıştır. Geleneklerine soyuna sopuna bağlı bir adamdır.
Neyse savaş uzun yıllar sürer. Savaşta sol kolunu kaybeden Ali on beş yıl sonra bir gazi olarak yuvasına döner. Annesi babası hakkın rahmetine kavuşmuştur. Ali’yi Eşi Binnaz, oğlu Hasan karşılar. Ama gel gör ki eve gelince büyük bir kalabalık görür Ali. Ev hanesinin nüfusu elliye çıkmıştır. Kim bunlar diye sorar Ali?
Devlet bunları bize getirdi. Bunlar yeni çocukların der eşi Binnaz. 30 Suriyeli, on Afganlı, 10 da ne idüğü belirsiz der, yutkunarak. Sonra yine hayıflanarak bu misafirler yerli oldu biz artık mülteci durumuna düştük. Evin tabelasını da ÂDEMOĞLU MALİKHANESİ olarak değiştirdiler. Yakında mahkememiz var bizi bu topraklardan ve evden atacaklar diye bitirir sözünü.
Senaryomuz burada mutsuz bir sonla bitiyor arkadaşlar. Diğer yandan nerede ise tüm parti liderleri barış diye nutuk atıyor. Ne oldu yahu biz Kürtlerle savaşıyor muyuz ki barış sözünü telaffuz ediyorsunuz. Öğretmenlerimiz bize yanlış mı öğretti? T.C. kimliği olan her Allah’ın kulu Türk değil midir bu ülkede?
Bir tuhaf konu daha var. PKK nın merkezi kandil mi? Yoksa Washington mu? Eğer Washington ise neden durmadan kandile sorti yaparsınız bre erenler? Kurtuluş savaşı bir Türk Yunan harbi değildir. Biz hem İngilizleri yendik hem Amerikalıları. İtalyanlar ile Fransızlar da vardı ama onlar çekildi aradan. Ya şimdi. Allah aşkına söyleyin biz ABD ile mi başımız dertte, PKK ile mi? Yoksa Kürtlerle mi. Bu yanlışları isterseniz iyi niyetli söyleyin, isterseniz kötü niyetli veya aidiyetli sonuçta Kürt vatandaşlarımızı politize edip düşmanlaştırıyorsunuz arkadaş. Kürtler bizim mozaik taşlarımız. Ama hepsi TC vatandaşı. Eşit haklara sahibiz. Anayasamız hepimizi eşit olarak tanımlıyor ve görüyor. Peki DEM partisi neyin barışını istiyor. Bahçeli Kandil ile neyi çözecek?
Güneydoğuda çok büyük bir feodal bir yapı var. Ağalar, şıhlar, aşiretler. Evet maalesef güneydoğu sorunu var elimizde. Ama buna Kürt sorunu dersek otomatik olarak Türk sorunu da çıkmaz mı ortaya?

Tüm anlamlar, tüm kavramlar birbirine karıştı. Nerede ise her şey boka battı. Ayda yılda bir yazı yazmak geldi içimden ama boktan bir yazı oldu. İçinden çıkana aşk olsun.
Filistin İsrail derken gözden kaçırdığımız önemli bir şey var. Hacizden dolayı onbinlerce dönüm toprak Trakya’da İsrail bankalarına devredildi. Trakya’da küçük bir İsrail kurduk. İstanbul’da küçük bir Arabistan.
Hadi şu etki ajanlığı yasasını da çıkarın. Bitsin bu iş. Bu işin adı konsun. Hepimiz çıkınımızı hazırlayıp bir yerlere göç edelim. Bizim senaryodaki Ali de belki bir ülke bulur kendisine. Öyle anlaşılıyor ki bu yasa da çıkınca hiç kimse konuşamayacak. Konuşanı atacaklar içeri. Hem de vatan haini damgasıyla damgalayarak.
Şimdi küçük bir fıkra yakışır bu yazıya.
Meraklı bir serçe yavrusu mutfak penceresinden içeri sızarak papağanın kafesi önüne gelir ve sana bir soru soracağım abi der papağana:
Neden kafestesin güzel abiciğim?
Konuştuğum için canım kardeşim….

Hayırlı bir gelecek temennisi ile. Gün doğmadan neler doğar diyelim.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.