SÖNDÜRMEYE KIYAMADIĞIMIZ YANGINLAR
SÖNDÜRMEYE KIYAMADIĞIMIZ YANGINLAR
Bir ırgat gibi çalıştım çok sesler biriktrdim
dağıttım sonra hepsini bilmiyorum ne kadarı sende(l)…
Dil aklın mazharı,ete kemiğe gelmişidir..Aklımızı dilimizde taşırız.Dil;benim ben olduğuma;senin sen olduğunun farkında olduğuma delil…
Kelimeler, sözler..Yunusça söyleyişte baş verdiren,savaşı sona erdiren,zehri bal eyleyen efsun…
Var olmak; biraz da,ben de varım demek için ses toplamak ve yine” ben de varım pazarında” başka ben varımlara söz dağıtmak değil midir?
Tabii her dağıtmak biraz kendinden de eksilmektir.Senden çıkan bir şey bir başkasını çoğaltırsa da seni biraz eksiltir.
Ancak eksilme vardır temizler,hafifletir,ferahlatır;eksilme vardır ağlatır,dertli eder.
Göznuru umutlar ve canlar da satılır.
Sen de olmayan avare sözlerim
hangi şarkıda ağlıyor şimdi bilmiyorum
Sen asıl suskunluklarımı dinle
Söndürmeye kıyamadığım yangınlar ordadır.(II)
Bir de satamadıklarımız vardır.Pazara getirmediğimiz…Ben de varım demenin en çıplak en yalın hali olsa da,pişman olmak pahasına kalbimizin en gizli yerinde sakladığımız..Kelimeye söze kalıba dökmediğimiz.Et değil kemik değil Ruh…
Ruh…Yani ateş yani yangın…
Ete kemiğe dönse belki yalan olacak,pazarda satılsa hoyrat ellerde yazık edilecek.Varsın bir yangın olarak kalsın.Düşmesin pazara…Fâş etmiyelim ki ki yalan olmasın.Tezgaha koymayalım da hoyrat ellerde perişan edilmesin.
Mecusinin hiç sönmeyen ateşi gibi daim canlı…Ciğerde yürekte ciğer yürek namına bir şey bırakmamacasına belki gazap dolu bir canavar gibi, yangın..Yangının tüm sıfatlarıyla halleriyle bir yangın… Cehennem…
Acıya yakılmış tüm ağıtların dile gelip “haydi söndür” diye feryad ettikleri bir mahşere rağmen söndürmeye kıyamadığımız bir yangın…”Kelime” giyinmediği, “Söz”e bürünmediği,”göz”e görünmediği için öylece yangın kalmış bir yangın…
Aklımız dilimizin altında şüphesiz…
Ama ruhumuz belki bu SÖNDÜRMEYE KIYAMADIĞIMIZ YANGINLARDADIR.
Kim bilir..
“(I) ve (II) A.Vahap AKBAŞ/Sen Asıl Suskunluklarımı dinle….”