SİYASETÇİLER İÇİN TARTIŞMAYA DEĞER Mİ?
SİYASETÇİLER İÇİN TARTIŞMAYA DEĞER Mİ?
İki ay sonraki seçimler için şimdiden özellikle arkadaşlarımız, akrabalarımız, komşularımız ile ne Cumhurbaşkanı adayları ne de milletvekili adayları için tartışmaya, birbirimizi kırmaya, küsmeye hiç mi hiç gerek yok.
Nur içinde yatsın, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, “Meclis kürsüsüne çıkıp, birbirine atıp tutan, hakaret eden vekillerin, daha sonra meclis lokantasında karşılıklı güle oynaya yemek yediklerini görseydiniz; tanıdıklarınızla asla siyasi tartışmalara girmezdiniz.” ifadeleriyle bu konuda gayet açık ve net bir şekilde bizleri ikaz etmiş.
Seçim sürecinde siyasiler, adaylar birbirlerine en yakışıksız ve ağır hakaretler etseler de (çünkü bunu bu işin reytingi gereği gerekli görürler), seçim bittikten sonra sanki o sözler söylenmemiş, o hakaretler edilmemiş gibi el ele kol kola keyiflerine bakmaya devam ederler.
Bizler de ne yazık ki birbirimizi kırdığımız ve küstüğümüzle kalırız. Öyleyse kraldan fazla kralcı olmanın ne anlamı var, değil mi?
Seçim günü geldiğinde, herkes kendi doğruları ve değerleri doğrultusunda değerlendirmesini yapar, oyunu da o istikamette kullanır, bu kadar.
Kimse kimsenin vatan millet sevgisini ölçme; kendi gibi düşünmediği için de vatan haini, işbirlikçi, terörist gibi adi ve bayağı yaftalarla karalama hakkına da haddine de sahip değildir ve olamaz da.
Kişinin dini, mezhebi, inancı, neyi ne kadar yaşayıp yaşamadığı kendisini ilgilendirir ve bunun hesabını da bu dünyada kimseye verme mecburiyeti yoktur.
Velhasıl, siyasetçilerin bizleri birbirimize düşürme, kutuplaştırma, ayrıştırma ve bu yolla oy devşirme oyunlarına, psikolojik harekat (ph) amaçlı algılarına kanmayalım, lütfen birbirimizi üzmeyelim, kırmayalım.
Çünkü tuzu kuru siyasetçiler oy derdinde, vatandaş olarak bizler adaletli ve huzurlu bir ortamda insanca yaşama ve geçim derdindeyiz.