Dolar 33,9762
Euro 37,6709
Altın 2.725,36
BİST 9.771,16
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 28°C
Parçalı Bulutlu
Tekirdağ
28°C
Parçalı Bulutlu
Paz 27°C
Pts 27°C
Sal 26°C
Çar 28°C

RUMELİ’Yİ UNUTAMAYIZ !

RUMELİ’Yİ UNUTAMAYIZ !
Yavuz Bülent BAKİLER üstadın ÜSKÜP’TEN KOSOVA’YA adlı tek kelimeyle muhteşem eseri, benim
lise yıllarımdan itibaren bugüne dek belki de on kez okuduğum, her okuyuşumda sanki ilk defa
okuyormuşum gibi heyecan duyduğum, ata diyarım Üsküp ve Rumeliye olan ilgim ve sevdamın
oluşmasında ve ziyadeleşmesinde başlıca temel eser olarak, kütüphanemin yıllardır şaheserlerinden
biridir.
Yavuz Bülent BAKİLER, 1976 yılında o zamanki adıyla Yugoslavyanın (şimdi K.Makedonya
Cumhuriyeti) Struga şehrinde yapılan Struga Şiir Akşamlarına devletimizi temsilen katılır. 10 gün
süren o seyahatte, Yugoslavyanın önemli şehirlerini görür. Daha çok Makedonyada kalır. İşte
Üsküpten Kosovaya isimli bu enfes kitap, o gezinin sonunda yazılır. Ayrıca, devlet televizyonumuzda
da Üsküpte Türk Eserleri” başlığıyla bir belgesel programı hazırlar.
Hem bu kitap, hem de belgesel programı çok büyük bir ilgi görür ve büyük yankı uyandırır. İlk basımı
70’li yılların sonlarında yapılan bu kitabın, sadece bir yayınevi tarafından yeniden yayımlanan 1.baskısı
Şubat 2012 yılında yapılmış ve benim de son olarak okuduğum 25.baskısı da Ekim 2019'da yapılmış
olması kitaba olan ilgi hakkında tatmin edici bir fikir verir diye düşünüyorum.
Türk Edebiyatı Vakfının kurucularından olan romancı ve öykücü Sevinç Çokum hanımefendinin
aşağıda bu kitap hakkındaki değerlendirmelerine sadece imzamı atarım.
Üsküpten Kosovaya, seyahat hâtıra türünün usta örneklerinden biri. Kitapta, millî kültürümüzle
yoğrulmuş, renkli ve zengin duygularla örülü bir üslûp hâkim. Sosyal tenkitlerin yanısıra, şair ve
hikâyecilere mahsus ince dikkatlerin ve tasvirlerin yer aldığı eser, kaybettiğimiz Rumeli'de silinmemiş
Türk izlerini hafızalarımıza yazmakta.
Azerbaycanın büyük halk şairi merhum Bahtiyar Vahapzade, o içimizi ısıtan güzelim Azeri lehçesi ile,
“Mene göre, her Türk, Üsküpten Kosovaya” kitabını okumalıdır. “Amma, onu okuduktan sonra,
ağlamayan Türke de men Türk demerem” diyerek tüm Türk dünyasına bu nadide eseri okumamız
gerektiğini etkileyici bir şekilde vurgulamıştır.
Bu değerlendirmelerden sonra, son olarak Üsküpten Kosovaya kitabından, dikkat çekici ve bizi
kendimize gelmemiz için adeta yakamızdan tutup şiddetle sarsan ifadelere yer verelim. Bunlar gibi
nicelerini de mutlaka kitaptan okuyunuz derim. Tabii ki halâ okumadıysanız.
Bizi Anadoluda birbirimize düşman hâle getiren, kardeşi kardeşe boğazlatan yüzde yüz yabancı
kültür ve ideolojilerdir. Bizi Türkiye dışında yaşayan Türklerden uzak tutan ise, bilgisizliğimizdir.
En az elli yıldan beri bize dinletilen bir büyük plakta, gramofon iğnesi, hep aynı cızırtılı noktaya
takılarak beynimizi törpüleyen emrini tekrarlıyor:
Rumeliyi unutalım, Kırımı unutalım, Kıbrısı unutalım, Kerkükü unutalım, Azerbaycanı unutalım!
Türkistanı unutalım!
Rumeliyi nasıl unutabiliriz?
Tarihimizin beş yüz yıllık aydınlık bir dönemini hangi el silebilir? Kanımıza iliğimize işleyen Rumeli
türkülerini hangi dil susturabilir? Anadolunun bağrından kopararak Rumeli topraklarına
yerleştirdiğimiz, sonra bütün gönül kapılarımızı yüzlerine kapadığımız milyonlarca Balkan Türk'ünün
öksüzlüğüne, hangi idrak, hangi insaf kayıtsız kalabilir?
Rumeli Türklerinin mezar taşlarında bile, bayrağımızın ayyıldızı, papatya papatya açılırken, gözlerimizi
onlardan nasıl kaçırabiliriz?

O güzelim Rumeli türkülerini söyleye söyleye Rumeliyi nasıl unutabiliriz?
Nur yüzlü kadınların seccadelerine düşen gözyaşlarından, Padişah türbelerinde Allaha açılan
avuçlardan, Evlâd-ı Fatihan neslinin haklı sitemlerinden rahatımız bozulmasın diye mi Edirneden
ötesine kalın bir perde çekeceğiz?
Rumeliyi unutmak, kendimizi inkâra çalışmaktır. Bu, yeni aydın tipimizin, uçurumu lafla doldurma
gayretidir.
Anadoluda hür ve müstakil yaşamak için Rumeliyi unutamayız!
Balkanlarda neden yenildik? Rumeli’den nasıl çekildik? Koskoca bir imparatorluğu nasıl dağıttık?
Bu soruların cevabını bilmeden, öğrenmeden Anadolu’da yaşayamayız. Anadolu’da kalamayız.
Rumeli’yi unutamayız! Rumeli’yi unutamayız!”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.