Dolar 36,2282
Euro 37,9735
Altın 3.382,85
BİST 9.865,29
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 6°C
Yağmurlu
Tekirdağ
6°C
Yağmurlu
Pts 8°C
Sal 5°C
Çar 4°C
Per 3°C

RUMELİ Mİ? BALKANLAR MI?

RUMELİ Mİ? BALKANLAR MI?
Beni bizzat tanıyanlar, sosyal medya hesaplarımı ve bu köşedeki yazılarımı takip edenler Balkanlara,
Rumeli’ye olan sevdamı, ilgi ve alakamı yakinen bilirler. Balkanlar ile ilgili yazılı, sesli, görüntülü her bir
materyal dikkatimi çekmeye ve beni heyecanlandırmaya yeter.
Tarihçi-Yazar, Rumeli sevdalısı, Balkanların Makus Talihi Göç (halihazırda okuyor olduğum kitaplardan
biri), Üsküp Kitabı gibi eserlerin sahibi Yıldırım Ağanoğlu’nun takip etmiş olduğum sosyal medya
hesabında ,bir TV programına ait video, konu başlığı itibariyle dikkatimi ve merakımı celb etti. Sayın
Ağanoğlu’nun doyurucu bilgilerle anlattığı konu “Rumeli mi? Balkanlar mı?” sorusunun cevabı idi. Bu
değerli bilgilerden diğer Rumeli sevdalısı ve bu konulara ilgili okurlarımızın da haberdar olmaları ve
istifade etmeleri amacıyla yazarın programda şifai olarak anlattıklarını büyük oranda yazarın
anlatımına sadık kalarak yazıya dökmeye çalıştım.
Rumeli sevdalısı diyoruz, Balkanlar tutkunu diyoruz, diyoruz da hangi kavramın kullanımının doğru
olduğunu, Rumeli mi? Balkanlar mı? Sorusunun cevabını Sayın Ağanoğlu’nun aşağıdaki ifadelerinden
öğreniyoruz. Evet, Rumeli mi? Balkanlar mı?
“Her ikisi de. Türklerin 1071’de Malazgirt’i Alparslan’la açıp da Anadolu’yu vatan yaptıkları
zaman Anadolu’nun ismi neydi? Bizim açımızdan nasıl isimlendiriyorduk Anadolu’yu? Anadolu
Yunanca bir kelimedir, Anatolia. Hatta Yunanlılar Micra Asia, Küçük Asya derler. Ama biz
başka bir şey söylüyorduk Anadolu’ya, Selçuklular Malazgirt’e girdiğinden itibaren. “Rumeli”
diyorduk Anadolu’ya. Rum diyarı, Rum toprağı, Rumların elindeki memleket.
Şimdi gelelim Rum meselesine. Buralar Roma İmparatorluğu’nun toprakları.Buralara
Peygamber Efendimizin sahabeler devrinde olan fetihlerde Diyarbakır’a kadar İslam
ordularının geldiklerini görüyoruz. Onlar, Roma ile yaptıkları savaşlarda, Arapça’da “o” sesi
yoktur, “u” vardır, Roma diyemezler, Ruma derler. Ruma’dan Rum olmuş. Dolayısıyla şimdi
gelelim nasıl oldu Anadolu’ya Rumeli dendi? Günümüzde Balkan toprakları fethedilmeden
önce Türklerin önünde ne vardı? Kayseri’yi fethetmek, Sivas’ı fethetmek, Erzurum’u
fethetmek ki, Erzurum, hemen onu açıklayarak başlayalım. Erzurum ne demek? Arz-ı Rum,
yani Rum toprağı, şehrin ismi olmuş. Bunu, Erzurum’la Rumeli’nin farklı olmadığını açıklamak
için vurguluyorum.
Anadolu fethedildiğinde Büyük Selçuklu İmparatorluğu vardı. Sonra Anadolu Selçuklu Devleti
kuruldu. Onların paralarında da “Selçukiye Rum” geçer. Biz günümüzde Anadolu Selçuklu
Devleti diyoruz tarihçiler olarak, onlar Selçukiye Rum diyorlar, yani Anadolu’daki selçuklu
Devleti. Sonra Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldı, Anadolu’da beylikler kuruldu. Bunlardan bir
tanesi de Osmanlı Devleti idi, Söğüt ve Domaniç’te kuruldu ve önünde Bizans, yani Doğu
Roma İmparatorluğu vardı. Osmanlı’nın arkasında Türk beylikleri vardı, Karamanoğlu,
Candaroğlu, Germiyanoğlu gibi. Şimdi Osmanlı ya Türk kardeşleriyle savaşacaktı, Türk ve
müslüman kanı dökecekti ya da ilerlemesini ve büyümesini yapması gerektiği ve olduğu gibi
Balkan topraklarına yönlendirmesi gerekiyordu. İşte Osmanlı, Rumeli dedi oraya, Balkan
topraklarına Rumeli dedi.

1352’de Gelibolu’daki Çimpe Kalesi’ni fethetti ve sonra Tekirdağ, Silivri üzerinden İstanbul’a
kadar geldi. Yaklaşık 100 senede tüm Trakya fethedildi. Doğu Roma denen şey sadce İstanbul
sur içi denen birkaç kaleden ibaret kaldı, onu da Fatih Sultan Mehmet fethetti, yani açtı. Fetih
açmak demek, zaptetmek değil. Neye açtı? Adalete, medeniyete,hürriyete. Bir Rum patriğine
şunu söyletti o adalet duygusuyla: “Başımda bir katolik kardinal külahı görmektense Osmanlı
sarığı görmeyi tercih ederim.” İşte fetih böyle bir şeydir.
Şunu da söyleyelim, İstanbul fethedilmeden önce Üsküp 1392’de fethedildi, İstanbul’dan 61
sene önce. 1463’te Bosna fethedildi ve Macaristan topraklarına doğru büyüdü. Ondan sonra
Kanuni döneminde Balkan toprakları, yani Tuna nehrinin, Sava nehrinin altında kalan ve o
zanlar Venedik’in elinde olan Adriyatik kıyılarından Macaristan’a, oradan Tuna nehrinden
Romanya, Karadeniz’e kadar olan topraklar Rumeli Eyaleti olarak adlandırıldı.Yani Rumeli bir
idari isimdir, bir tarihi isimdir ve yaşamalıdır, yaşatılmalıdır.
“Balkanlar ne? Balkan kelimesi de öz Türkçe bir kelime. Sıra dağlık, ormanlık yer manasına
geliyor. “Balkana çıktım. Balkan’dan geliyorum” derler Bulgaristan Türkleri. Halen yaşar
Balkan kelimesi. İşte buradan geliyor Balkanlar ve öz Türkçe, Türklerin kelimesi olan Balkan
kelimesi de bir coğrafyaya isim oldu. Ne zamana kadar? 1990’lı yıllara kadar. Sonra ne oldu?
Avrupa Birliği diye bir oluşum çıktı dedi ki, bu Balkan kelimesini biz değiştirelim, Güneydoğu
Avrupa yapalım. O da yetmedi Balkanlara şöyle demeye başladılar: Batı Balkanlar, Batı
Balkan ülkeleri. Neymiş onlar? Hırvatistan, Slovenya, filan falan.. balkanları bile parçalıyorlar
kendilerince, yani herşeyinle oynuyorlar senin, düşünce dünyanla, kelimelerinle.
Amerikan savunma Bakanlığı’nın bir sitesi vardı, 10-15 sene önce, halen var mı bilmiyorum,
aktiftir muhtemelen. Önce Balkan Times diye bir ismi vardı, sonra birden bire sitenin ismi
değiştirildi. SETIMES yaptılar. SE ne? South East Times, South East Europan Times,
Güneydoğu Avrupa Times. Balkan orada da yok. Çünkü neden? Çünkü orda başka amaçları
vardı, başka siyasi emelleri var.
Sonuç olarak; BALKANLAR bir coğrafi isimdir, RUMELİ tarihi, idari ve bir mefkurevi isimdir
ve her ikisi de bizimdir, birbirlerinin yerine ikame edilemez. İkisi de yaşamalı. Hem yazarlar,
hem halkımız hem de gençlerimiz tarafından yaşatılmalıdır.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.