OLUŞUMLAR
O L U Ş U M L A R .
Dünyamızda ve tabiatımızda oluşumlar öylesine , kendiliğinden meydana gelmez . Mutlaka bazı etkileşimlerle ortaya çıkarlar .
Tabii etkileşimlerle meydana çıkan oluşumlar ,insanların yönlendiği farklılıklar gösterirler .
Kendiliğinden meydana çıkan oluşumların önüne geçilmez , onlar her geç öylece oluşurlar .
İnsanların bunlarda pek etkileri görülmez ve aranmaz .
İstenilen şekildeki oluşumlara ise birilerinin dahli ve yönlendirmesi düşünebilinir !..
Böyle oluşumlar , kişilerin öngördüğü gibi bir mecraya doğru sevk edilebilinir . Bunlar isteğe
bağlı , öyle öngörülerek icra mevkiine konulan oluşumlardır . Değiştirilebilinir mi ? İsteğe ve uygunluğa göre değiştirilebilinir . Olağan etkileşimlerle meydana çıkan oluşumlar ise , başka etkileşimlerle yönlendirilmiş ve değiştirilmiş olurlar .
Gerek kendiliğinden ve gerekse toplumların yönlendirdiği oluşumlarda mutlak etkileşimin
yönlendirdiği sebepler aranır , yani her oluşumun sıralandığı sebepler dizisinde mutlaka bir
müsebbip vardır . EN BÜYÜK MÜSEBİP DE ZÜ’L-CELÂL HAZRETLERİDİR !..Bu bakımdan sebepler
dizisinin sahibi de HÂLİKU ZÜ’L-CELÂL OLAN ALLAH TEÂLÂ’dır . Yani , kısacık deyimle :
“HER SEBEBİN BİR MÜSEBBİBİ VARDIR , O MÜSEBİP DE ALLAH TEÂL”dır.
Bütün oluşumların , düşünülebilinen , insanoğlunun asıl gayesine , varacağı ve gidişatına
sebep olacağı TEK YARATACI ALLAH’I BULMA , O’NA İNANMA KAZANIMLARINA ULAŞMA
İRADELERİNİN TEZAHÜRÜ OLACAĞI BAHTİYARLIĞI İLE SONLANACAĞI MÜJDESİDİR !..
Halbuki insanoğlu , oluşumların sebeplerini meydana getiren “BÜYÜK MÜSEBBİBİ” hiç düşünmez , çok zaman da minnacık aklı ile kabul edilmez hareketlere ve düşüncelere tevessül eder !..
“KÂNE –YEKÛNÜ – KÜN !..Arapça nakıs fiillerden : Mazi – oldu , müzari – olur , emir – ol , dur!..
SONSUZ KUDRET SAHİBİ ALLAH TEÂLÂ İRADE BUYURDUĞU ŞEYLERE SADECE “KÜN “ DER !..O
OLUŞUMLAR , OLUVERİR DE ARTIK ONUN NEDENİNİ , SEBEBİNİ SORMAĞA GEREK YOKTUR . BU OLUŞUMUN NİÇİNİ DE , NEDENİ DE ONUN İÇİNDEDİR !.. YETER Kİ , BUNA BÖYLECE İNANILSIN !..
Yaradılış gayesi peşinde olunmazsa , aslî zaman içinde alelâde ve fevkalâde girişimlere
kalkışılmazsa , insanoğlunun yaşayışı beyhude , selin önüne atılmış bir çöp misâli gibi hedefsiz ve
gayesiz yuvarlandıktan sonra kaybolup gider !..
Sanki boşu boşuna meydana salıverilmişlerin derekesine düşmüş olur !..Böyleleri oluşumların hakiki sebepleri amacının niçinine kafa yorma cehdine ve zahmetine hiç
kalkışmadan da araştırmadan da öyle kabullenirler !..
Böylece bu gibiler , oluşumların sebepler meydanında kafalarına tokmakla vurulmuş
NEMRUT misâli sersemce ne yapacağını bilmez dolaşıp dururlar !.. Düşünme akıllarını , mantıklı sözlerini yönlendirmeye hiç kalkışmadan , kendilerinin
varlıklarını manalandırma yapmadan bu hayat sahnesinde nasıl bir varlık göstermeleri beyhude olarak bir gayret göstermekten başka bir şey değil midir !..
Bırakın akledemeyen , düşüncesiz ; oluşumların farkına varamayan , amaçsız ,hayatında bir hedef belirleyemeyen kimseleri !..HELÂLLİ , HARAMLI , yesinler , içsinler , gayesiz , başı boş dolaşsınlar , “BEZMİ ELEST”tü de , İlâhi mîsak”ta verdikleri sözleri unutsunlar , bunlar “EBEDÎ
ÂLEM” de sorulmayacak mı zannediyorsunuz?!..