ÖLÜMDEN KURTARILAN
ÖLÜMDEN KURTARILAN
Ademoğlunun en çıplak gerçeği bir gün ölecek olmasıdır.
Ölümün mektubu zaman ,mekan ve adam engellerini hiç umursamayak düşer muhatabının eline..
Belki de dünyanın en hızlı mülakatıdır ölüm..
Öyle bir mülakat ki soru yok cevap yok.
Puan alıp beklemek yok.
Daha da önemlisi kadro daima açık..
Kontenjan sıkıntısı yok.
En büyük mülakat en sona bırakılmış
Araya hatırlı kişi soksan nafile..
Torpil yok.
Ademoğlunun en çıplak gerçeği bir gün ölecek olmasıdır.
Şairler,Edipler,Alimler , Arifler..
Hakikate dair en büyük soruyu soranlara daima cevapların en büyüğünü veren ölüm…
Ustaları yıkan usta..
Hakikat denizinin en ulaşılmaz diplerine inip en ücra istiridyeden en kıymetli inciyi çıkaranların incisini döken ölüm..
Ölüm bizi alıp götürüyor, tamam…
İnsan yine de sormadan edemiyor.
Biz de ölümün öldüremediği bir şey yok mu?
Ölmek büsbütün ölmek midir?
Yok mudur ölümden kurtarılan?
Tam bu noktada bize ekmek kadar su kadar lazım olan yegane şey umuttur.
İnanç ve irfanımızla inşa ettğimiz bir umut…
Çünkü kimse ölümün her şeyi öldürmesini kabul edemez.
Bu krizi aşmak ister.
Dünya nesneleriyle bir umut inşa edip bu krizi aşamazsınız.Burası yalnız kalbin alanıdır.
Meşhur Ömer Muhtar filmini bir hatırlayın.
Ömer Muhtar’ı oynayan Antony Quin’in idam sahnesinde müthiş bir repliği vardır:
BENİ ASANLARDAN UZUN YAŞAYACAĞIM..
Umut, hayat boyu yürüdüğümüz yollardan başka bir yolun ilk adımıdır.Tünelin ucundaki ışığı görmemiz için bu ilk adım atılmalıdır.
Sonraki adımlar hep ölümden kurtardıklarımızdır.Ölümün öldüremediği ne varsa adım adım bu yola döşeriz.
İyilikler, güzellikler,anlamlı yaşamlar, ibadetler,değerler..
Toprağın örtemediği şeylerdir bunlar…
Bunlar umudun mahsülleridir.
Ademoğlunun en çıplak gerçeği bir gün ölecek olmasıdır.
İnsan yine de sormadan edemiyor.
Biz de ölümün öldüremediği bir şey yok mu?
Ölmek büsbütün ölmek midir?
Yok mudur ölümden kurtarılan?