MEZARDA GÖREVE İADE!
MEZARDA GÖREVE İADE!
Malumunuz üzere Türkiye’de 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişiminden geriye yüzbinlerce soruşturma, gözaltı, on binlerce tutuklama, kapatılan kurum, vakıf ve medya kuruluşlarıyla kamudaki görevlerinden Kanun Hükmünde Kararnameler(KHK) ile ihraç edilmiş yüzbinlerce kişi kaldı. Bu kişilere bir de kapatılan özel okullardaki görevlerini kaybederek çalışma izinleri elinden alınan 20 bin öğretmen eklendiğinde yaklaşık 150 bin civarında insan işinden, ekmeğinden oldu.
KHK’lılar arasında yargılanıp beraat edenler olsa da on binlercesi görevlerine iade edilmediler. KHK ile ihraç edilenlerin aileleri ve yakınları da düşünüldüğünde milyonlarca insan etkilendi, etkilenmeye devam ediyor. Kamudan ihraç edilen yüzbinlerce insan özel sektörde iş bulamadı, yurt dışına çıkışları yasaklandı. Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) kurs ve programlarına katılımları yasaklandı. Herhangi bir işyeri açma girişimlerinde belediyeler dahi KHK’lılara ruhsat vermedi. Kısacası, KHK’lılar kendi deyimleriyle” sosyal ölüme” terk edildiler. Hatta AKP’nin bir il başkanı “ağaç kabuğu yesinler” şeklindeki kraldan fazla kralcı bir edayla kendi ve kendisi gibi düşünenlerin bakış açısını gösterdi.
Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde çıkarılan bu KHK’lara itiraz ve hak arama mercii olarak OHAL Komisyonu kuruldu. Komisyonunun yayınladığı rapora göre, 22 Aralık 2017 tarihinden itibaren karar verme sürecine başlamış olan Komisyon tarafından 31/12/2020 tarihi itibariyle verilen karar sayısı (13.170 kabul, 99.140 ret olmak üzere) toplam 112.310’dur. Kabul kararlarından 61’i kapatılan (dernek, vakıf, öğrenci yurdu, televizyon kanalı, gazete) kuruluşların açılmasına ilişkindir. Buna göre, Komisyonun karar vermeye başladığı tarihten itibaren 3 (üç) yıllık süre içerisinde toplam başvuruların yaklaşık yüzde 89’u hakkında karar verilmiş bulunmaktadır.
Yukarıdaki özet bilgileri yazıma bir girizgah, asıl bahsetmek istediğim konunun daha iyi anlaşılması amacıyla bir bilgilendirme amacıyla yazdım. Yoksa amacım kesinlikle mağdur edebiyatı yapmak değil, yapmam da. Zaten buna ne benim, ne de KHK‘lı mağdurların ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Âşık Nesimi’nin de dediği gibi: “Rızkı veren Hüda’dır, Kula minnet eylemem.” Ülkemizde yıllardır mağdur edebiyatı yaparak siyasi, idari, mali hayatlarını sürdüren niceleri varken, onlardan bize sıra gelmez zaten.
Bir kaç gün önce bazı haber siteleri ve sosyal medya platformlarında “Bir Mezarda Göreve İade Daha!” başlıklı bir haber ve bununla ilgili paylaşımlar gördüm. Haberde özetle, bu satırların yazarının da mağduriyet yaşatıldığı 1 Eylül 2016 tarihli 672 sayılı KHK ile üniversitedeki görevinden ihraç edilen Doçent ünvanlı bir akademisyenin geçimini sağlamak amacıyla bir fabrikada işçi olarak çalışırken, feci bir iş kazası neticesi hayatını kaybettiği, OHAL Komisyonu tarafından vefatından sonra görevine iade kararı verildiğinden bahsediliyordu. Dün bu haberle ilgili göreve iade kararının merhumun vefatından sonra olmadığı şeklinde aileye yakın kişilerden elde edilen bilgi ile bir düzeltme paylaşımları yapıldı.
Bence bu haberde önemli olan ve üzerinde durulması gereken asıl konu; merhumun vefatından önce mi sonra mı görevine iade edildiğinden ziyade, bir doçentin nasıl oluyor da böyle haksız hukuksuz bir şekilde bildiği, sevdiği mesleğinden ihraç edilip, fabrikada işçilik gibi hiç bilmediği, tecrübesi olmadığı bir işte çalışmak zorunda kalması ve burada hayatıyla birlikte tüm hayallerini ve umutlarını da kaybetmesidir. Bir hesabın daha ahirete, en gerçek, en büyük ve en hakkaniyetli mahkemeye kalmasıdır. Şurası da bir gerçek ki, OHAL Komisyonu tarafından bir nevi “pardon” denilerek vefatlarından aylar, yıllar sonra görevlerine iade edilme kararı verilen çok sayıda KHK’lı var. O yüzden bu haberlere “Bir Mezarda Göreve İade Daha!” başlıkları atılıyor.
“Geç gelen adalet, adalet değildir.” O yüzden gerçekten adalet sağlanmak, mağduriyetler giderilmek isteniliyorsa, KHK’lıların her gün daha çok yükselen hukuk ve adalet çığlığı daha fazla duymamazlıktan gelinmemeli ve OHAL döneminde çıkarılan bütün KHK’lar bir an önce iptal edilip, berat almış almamış ayrımı yapılmaksızın tüm KHK’lılar “ÖLMEDEN” önce görevlerine döndürülmeli, itibarları ve tüm hakları mezarda değil, hayatta iken iade edilmelidir.
Bu KHK’lar ve 15 Temmuz sonrası yaşanan, yaşatılan mağduriyetler, adaletsizlikler konusunda söylenecek çok söz, kitaplar dolusu yazılacak yaşanmışlıklar mevcut ve bunlar elbette konuşulacak, yazılacak. Bu konuyla ilgili şimdilik yazımızı burada bitirelim. Kısmet olursa bir sonraki yazımızda “Ama,lakin, fakat diye başlayan itiraz cümleleri ile bu yapılanları doğru, haklı ve hatta az bile bulanlara karşı -pek bir faydası olmayacağını bilsem de- sırf hak ve hakikati söylemek adına bir yazı kaleme almak ve sizlerle de paylaşmak istiyorum.