KAYBETTİĞİMİZ İNSANLIK KANDİLLERİNİ NEREDE ARAMALIYIZ?
KAYBETTİĞİMİZ İNSANLIK KANDİLLERİNİ NEREDE ARAMALIYIZ?
Çuvaldızı ilk başta kendime batırarak ifade etmek isterim ki; kandillerde, dini ve milli bayramlarda sadece bir mesajla ya da sosyal medya paylaşımıyla bu gün ve gecelerin gereğini yerine getirdiğimizi düşünüyoruz çoğu zaman ve çoğumuz itibariyle. Ailemiz, akrabalarımız ve arkadaşlarımızla bu usülle tebrikleşmenin, kutlamanın yaşadığımız çağın gereği olduğu kabulüyle vicdanlarımızı rahatlatmaya çalışırız.
Başlığa bakıp da bu konuda ahkâm kesip, tavsiyelerde bulunacağım bir yazı kaleme aldığımı düşünmeyiniz. Çünkü bu mevzuda kalem oynatacak ve şöyle yapın böyle yapın diyebilecek bilgi birikimine sahip olmadığım gibi, haddim de değil zaten.
Lakin, bir sosyal medya platformunda okuduğum, geçen gece idrak etmiş olduğumuz Berat Kandili ile ilgili zamanın Kırklareli Müftü Yardımcısı Adnan Zeki BIYIK’ın tıklanma rekoru kıran yazısını bu köşeden sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Buyurun, hep beraber sonuna kadar okuyalım lütfen.
“Sorular geliyor zaman zaman, “Hocam bu kandil gecesinde kaç rekat namaz kılalım, kaç yüz veya kaç bin tane tevhid söyleyip, zikir çekelim ?”.
Ben de o Müslüman kardeşlerime diyorum ki:
Size daha kazançlı, ama nefse ağır gelen sevap kazanma yolları göstereyim mi?
-Evet hocam göster.
Öyleyse şu söylediklerimi yapın.
1- Variyetiniz varsa alın birkaç yetimi tepeden tırnağa giydirin, yedirin içirin, uzun vadede ise o yetimlerin eğitim masraflarını karşılayın. Okuyup büyük adam olsunlar, dine, diyanete, vatana, millete faydalı gençler olsunlar. Zaten sevgiden şefkatten ve baba himayesinden mahrum kalmışlar. Bunların sizin yüzünüze sevgi ile bir bakışı Allah’ın size rahmet nazarı ile bakması demektir. Malumunuz aziz Peygamberimiz, duası reddolunmayanlar içinde yetimi en başta saymıştır. “Mazlumun bedduasından, ahından ve yetimin gözyaşlarından sakının. Çünkü insanlar rahat uykuda iken onlar dert, sıkıntı, üzüntü içindedirler” (Buhari)
2- Beşinci, onuncu veya yirmi sekizinci umrenizi yapmayı bırakın. Burada harcayacağınız paranızı, evine kurbandan kurbana et giren komşularınıza bağışlayabilirsiniz. Bu gerçekten beratınıza vesile olabilecektir.
3- Zenginseniz eğer, gece bin rekat namaz kılmaktan daha içerikli bir sevap önerebilirim size. Okula giden yavrusuna harçlık verebilmek için kendisi 5 km yolu yaya giden gariban babalara yardım yapabilirsiniz. Çok uzakta değil, çevremizde bu insanlardan çok var.
4- Bu gece, hastane köşelerinde yatan nice kimsesiz hastaları ziyaret edip sevindirebilirsiniz, bunlar beratın ruhuna çok uygun davranışlardır.
5- Zenginseniz eğer, çevrenizdeki gariplere bu akşam güzel bir lokantada yemek de yedirebilirsiniz.
6- Zengin fakir fark etmez, bugün hastanelerde can bekleyen, kan bekleyen on binlerce hastadan birine şifa olabilecek bir ünite kan bağışlayabilirsiniz. Bu da 1000 rekât nafile namazdan üstündür.
7- Bu Berat Gecesini vesile ederek sizi büyütünceye kadar sayısız eziyetler çeken, arayıp sormadığınız, belki huzurevine attığınız anne veya babanızı oradan çıkarıp duasını alabilirsiniz. Bu bir milyon rekât namazdan, on bin tane oruçtan daha hayırlı olur Allah’ın katında. Hem bunu yaparsanız, facebook’da, telefon marifetiyle sanal alemde belki yüzlerce insanın kandilini kutlamak için yazdığınız kandil mesajlarınız da klişe bir adımdan öteye gidip, daha büyük ve saygıdeğer bir manâ kazanmış olur.
8- Durumunuz müsaitse eğer, fakr-u zaruretinden dolayı evlenemeyen, yuva kuramayan gariban birkaç gence sahip çıkıp, onların masraflarının hiç olmazsa bir kısmını karşılayıp, harika bir berat fermanı almaya namzet olabilirsiniz.
9- Kocası ölmüş ve küçük çocuklarını okutabilmek için temizliğe giden, namusunu pay-i mâl etmeyen yiğit ama fakir dul komşularınıza yardım eli uzatabilirsiniz. Bu da Berat Gecesinin sizden istediği güzelliklerdendir.
Sayın Hocam, bu gece namaz kılmayalım mı, gündüzünde oruç tutmayalım mı, gecesinde zikir çekip, Eyüp Sultan’ı, diğer din büyüklerini ziyarete gitmeyelim mi?
Ey mümin kardeşlerim, onları zaten yıllardır bir şekilde yapıyorsunuz ve yapın da zaten. Müftüler, hocalar, köşe yazarları, ilahiyatçılar, çok içerikli kandil mesajlarında bunları zaten halka söylüyor nasihat ediyor.
Benim mesajım, ne hikmetse okumamak için inatla direndiğimiz Yüce Kuran’ın bize verdiği unuttuğumuz toplumsal talimatları sizlere hatırlatmaktı.
Yukarıda 9 maddede verdiğim güzellikleri ve ona müşabih (benzer) nasihatleri hayatınıza koyarsanız, Berat Geceniz o zaman değerli olur ve Allah, o zaman bizlerden hoşnut olur.
Havyar ye, karides indir, ıstakozu haşla , Marmaris’te, Bodrum’da, Datça’da tatil yap, kuzu sarmasını, pazu dolmasını götür, hükümet kur, hükümet yık, her odasında bir televizyon olan 250-300 m2 evinde hopla zıpla, ye, iç, survivor izle, havaya ateş açarak takımının şampiyonluğunu kutla, sesten gürültüden milletin kulaklarını iğfal et, kandildir diye Eyüp Sultan türbesinde saatlerce dua et, fakat 200 m. ötendeki babasız bir evde, çocuklarına 150 gr kıyma alabilmek için temizliğe giden dul kadının ve özürlü yavrusunun hıçkırıklarını duyma. Yaşlı anneni huzurevine postala, sonra da kalk telefonla eşe dosta kandil mesajı at, veya facebook’da Twiter’da kandil mesajı yayınla. Kendini kandır, vicdanını avut.
Biz hayatımızda, merhamet, yardımlaşma, sevgi, kardeşlik, empati, gibi hasletlerin semtine uğramaz hale gelmişsek; günlerimizi değerlerimize yabancılaşarak ve bu insani ve ahlâki kazanımlardan hızla uzaklaşarak geçiriyorsak, bana dokunmayan yılanlara kurban olayım mantığında bir yaşam tarzı ile hem-hâl isek; Allah aşkına bırakın şu kupkuru kandil mesajı gönderme lüzumsuzluklarını.
Yukarıda bahsedilen ruh, hayatınıza yansıyor ve yer buluyorsa, o zaman asılın telefonlara ve sosyal medyadaki dostlarınızın kandilini, bayramını kutlayın. Aksi halde Akif’in İslamiyet’i gökte aradığı gibi biz de kandili, bayramı ve birçok değerimizi Dede Efendi’nin bestesinde, Yahya Kemal’in şiirinde arayacağız.
İnşallah beratı verilenlerden oluruz da kandilimiz de o dem kutlu olur, bereketli olur.
Yüce Rabbim, kaybettiğimiz insanlık kandillerini gönüllerimizde tekrar yakmayı nasip etsin”.
Can-ı gönülden “Amin” diyorum.