KAVANOZU SALLAYAN ELİ GÖRMEK
KAVANOZU SALLAYAN ELİ GÖRMEK
Gerek şahsi, gerek içtimai, gerek millet ve gerekse de tüm insanlık olarak yaşadığımız olayların bir görünen yüzü, yani bildiğimiz-gördüğümüz sebepleri, bir de göremediğimiz- bilemediğimiz sebepleri
olabiliyor. Eskiler bunu “zahiri” (dış, görünen) ve “batini” (iç, görünmeyen)sebepler olarak tarif
etmişler. Bu sebeple yaşadığımız hadiseleri bir bütün halinde değerlendirebilmek ve doğruya, gerçeğe
ulaşabilmek için bu bakış açısıyla bakmak ve değerlendirmek faydalı olacaktır diye düşünenlerdenim.
Duyanlar, daha önceden bilenler mutlaka vardır, onlar için bir hatırlatma, ilk defa duyacak ve
okuyacak olanlar için de yeni bir bakış açısı olabilecek bir teoriden yola çıkarak bir şeyler yazmak ve
sizlerle paylaşmak istedim bu yazımızda.
“KARINCA TEORİSİ” olarak bilinen bu teori, “Kavanozu sallayan kim?” sorusundan hareketle çeşitli
nedenlerle meydana getirilen kaos ve kargaşa ortamında asıl suçluların göz ardı edilerek, üstünlük
kavgası ile karıncaların birbirini yok etmesini anlatır.
Teoriye göre; bir çölden 100 tane kırmızı ateş karıncası, daha sonra bir başka topraktan 100 tane
bildiğimiz siyah karınca alınır ve bunların hepsi bir kavanozun içine koyulur. İlk başta hiçbir şey
olmayacaktır. Daha sonra kavanozu elimize alıp, oldukça şiddetli bir şekilde sallayıp, tekrar yerine
koyduğumuzda, kavanozun içinde bir anda karıncaların birbirlerini öldürmek için savaştığı bir kaos
ortamı görürüz.
Kırmızı karınca bunu yapan düşmanın siyah karıncalar olduğunu düşünürken, siyah karıncalar bu
kaosun nedeni olarak kırmızı karıncaları görmektedir. Oysa çok iyi bildiğimiz üzere kaosun asıl nedeni
kavanozu sallayan bizim ellerimizdir.
O nedenle günümüzde gerek sosyal medya aracılığıyla gerekse de başka ortamlarda normalde hiç
tanımadığınız insanlarla tartışacak ya da kavga edecek bir duruma geldiğinizde kendinize hep şu
soruyu sorun lütfen,”Kavanozu sallayan kim?”
En küçüğünden büyüğüne doğru farklı kavanozların içine kendimizi, ailemizi, şehrimizi, ülkemizi ve
dünyayı koyup, yaşadıklarımızı buna göre değerlendirirken, bizim de içinde bulunduğumuz bu
kavanozları hangi ellerin ne amaçla salladığını görebilmek ve anlayabilmek, bizim için oluşturulmak
istenen kargaşa ortamından zarar görmeden, ya da en az hasarla atlatabilmemize imkân tanıyacaktır.
Gerçi bizim ülkemizde siyasetçisinden bürokratına, özellikle de gücü elinde bulunduranlar, kendi
başarısızlıklarını, iş bilmezliklerini kapatma adına bizim Trakya şivesiyle hep bir “dıjjj güjjler”, “ijj ve dıjj mihraklar”, kendileri gibi düşünmeyen, yaşamayan ve kendilerine biat etmeyen “hainler” icat edip mücadele ediyor gibi görünme konusunda pek mahirdirler. O yüzden onlara göre kavanozu
sallayanlar hep kendileri hariç başkalarıdır. Ne diyelim, belki de onlara göre yaptıkları siyaset işinin veya bürokrasinin ayakta kalabilmesi bu bakış açısına bağlıdır, öyle düşünmek ve söylemek
zorundadırlar. Bilemeyiz, işin doğrusu bilmek de istemeyiz. Siyasetin her türlü stratejisi, taktiği,
alavere dalaveresi bizden uzak olsun.
Her neyse, karınca teorisi ortada, kavanozlar ortada, kavanozlara konulanlar tarih boyunca hep
ülkelerin şartlarına göre genellikle çatışma potansiyeli güçlü, farklı etnik ve dini gruplar oluyor ve
hızlıca sallanıyor. Sonuç; malumunuz üzere dünyada bitmek bilmeyen bir kargaşa ve kaos ortamı, kan,
gözyaşı, acı, fakirlik, sefalet, velhasıl saymakla bitmez.
Herkes bu yaşanılanlara bakarak gördüğü, dinlediği, bildiği ve okuduğu kadarıyla “Kavanozu sallayan
kim?” sorusunun cevabını kendisi bulmaya, görmeye ve vermeye çalışsın artık.