İKTİDARIN DİLİ
İKTİDARIN DİLİ
Nerede ise Amerikancı Fetö örgütünün darbe girişiminden yani 15 Temmuz 2016 tarihinden bu yana iktidar partisinin ve Cumhurbaşkanının dilinin tamamen değiştiğini gördük ve bu suçlayıcı, azarlayıcı, yüksek volümlü cumhur ittifakı dilinin durmadan volüm arttırarak günümüze geldiğine tanıklık ettik ve etmekteyiz.
Eski kabadayı filmleri vardı ya… Anamı kesen ben, babamı kesen ben, var mı bana yan bakan ulen. Biri bana yan bakacak olursa onu bu bıçakla doğrar arnavut ciğeri yaparım falan. Rahmetli sadri alışık bir reklam filminde, kahvehaneye bir kabadayı gibi girmiş ve var mı bana yan bakan diye nara attığında, kapıdan gerçek bir kabadayı girip, ben bakıyorum len…. dediğinde, Sadri alışık kapıdan giren kabadayıya sarılmış ve şöyle seslenmişti:
– Şimdi de var mı abimize yan bakan?
Aklıma geldikçe gülümserim. İktidar partisine şöyle seslenmek isterim: Kardeşim halkınıza neden yüksek sesle bağırıp çağırıyorsunuz. Size oy vermeyen veya karşınızda olan halka neden terörist muamelesi yapıp, sürtük, çapulcu falan diyorsunuz? Size oy verip iktidara getiren bu halk size böyle bir yetki mi verdi. Elbette mevcut yasalar çerçevesinde suç işleyenler tutuklanıp cezaya çarptırılır. Bu her hukuk devletinde olur.
Bu ses yükseltmeleri ülkemizde işler kötüye gittikçe her gün arttı. Merkez bankasındaki paralara ne oldu dediler? Ezan susmaz, bayrak inmez diye bu soruyu soranlara adeta terörist gibi davranıldı. Anladık sizler dindar adamlarsınız. Eyvallah. Ancak benim de inandığım ve kitabını okuduğum Yüce Tanrı hiç bir ayetinde hırsızları koruyun, adaleti yok edin, yalan söyleyin ve yalancılığı teşvik edin, çocuklara tecavüz edin, tecavüz edenleri koruyun demez. Dememiştir. Ve bu kutsal kitabın hiçbir ayetinde oruç tutmayanları dövün sövün, namaz kılmayanları öldürün gibi bir vahşet yoktur. Tam tersine komşunuz aç yatarken tok yatanlara söyleyin namaz kılmasın çünkü benim öyle müslümanlara ihtiyacım yok diyen bir maun suresi vardır. Kardeşim lütfen devlet adamları gibi normal bir ses tonuyla konuşun. Bu kavgayı hiçbir yurttaş hayra yormaz. Tamam ekonomi kötü. Dibe vurduk. Politikalar dibe vurdu. Yanlış yaptık deyin. İnsanoğlunun hatalarını kabul etmesi de bir erdemdir. Mademki seçim bu milletin anayasal hakkıdır. Barış içinde ağız tadıyla bir seçim yapalım.
Atatürk ile, İzmir Marşı ile 9 Eylül İzmirin kurtuluşu ile kavga etmeyi bırakın. Türkiye olarak bizlerin en büyük sorunu şu andaki rejim sorunudur. Önümüzdeki seçimde sadece iki rakip yarışacaktır.
1- Tek adamdan yana olanlar
2- Demokrasiden yana olunlar
Bu. Budur. Gerisi teferruattır.
Politikadan yana yazı yazmayı hiç canım istemiyor. Çünkü politika çok kirlendi. Bu yazıyı yazdıktan sonra ellerimi sabunla yıkayacağım. Tutulacak bir yanı kalmadı. Bir daha siyaset üzerine yazı yazarsam eldiven ve maske kullanacağım. Bu kadar sıkıntılı cümleden sonra bir kadı fıkrasıyla okuyucuların ağzını tatlandırmak istiyorum.
Adamın biri iki üç çömlek altın bulur. Piyasayla çıkarır fakat kadılar peşini bırakmaz. Sonunda rüşvetten başka yolu kalmadığını anlayan adamcağız başkadıya gider ve fikir alır. Başkadı adama:
Biz sana ne sorarsak soralım lo lo diye cevap vereceksin. Bu işten paçayı sıyırınca altınları kırışırız der. Adam da kubul eder.
Mahkeme salonunda ne sorarsa sorsunlar adamın yanıtı; “lo lo’dur.” Ve gerçekten olaydan sıyrılır. Adamın deli olduğuna kanaat ederler. Üç gün sonra kadı adamın kapısına gelir ve:
– Anlaşmamız gereği şu altınları kırışalım der.
Bizim eleman lo lo diye yanıt verir başkadıya.
Başkadı da haklı olarak. “elaleme lo lo bana damı lo lo? Der.
İktidar partisi ilk sahneye çıktığında halkımızla aynı dili konuşuyordu.
Bugünler de onun dilini anlamakta zorlanıyoruz.