GÜNLÜK
GÜNLÜK
Gecenin bir yarısı mutfak masasında oturdum bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Evet bazılarınız yazma sende diyebilirsiniz. Ama ben yazmalıyım. Çünkü ben bundan besleniyorum. Eğer yazmazsam, kafamı rahatlatmazsam, huzursuz oluyorum. Kafamın içindekilerini boşaltmam lazım. Gördüklerimi duyduklarımı harmanlayarak bir köşe yazısı haline getirmek o kadar kolay olmuyor.
Sabah çok erken kalkarım, yaşadığım kentin caddelerini sokaklarını gezerim ve gözlemlerim. En çok izlediğim insan portreleri. Boyacı İlhan hava şartlarına göre hareket ederek Saray otogarının önüne gelir ve “ekmek teknem” dediği boya sandığını kurar ve müşterilerini beklemeye başlar. Önünden gelip geçenlere günaydın der ve selam verir. Diğer yaptığı iş ise kentimize ilk kez gelen yabancılara adres konusunda yardımcı oluyor.
Kantarcı Mustafa’da kantarını ve taburesini alarak erken saatlerde Beyaz Saray’ın önüne geliyor. Küçük el radyosunuda açıyor, önünden gelip geçenlere “tartalım abi, tartılmayacakmısın abi” diye soruyor. Mustafa’nın işi biraz zor çünkü insanlar kilolarını öğrenmek gibi istekleri olmadığı için tartılmak isteyenlerde eczanelerde tartılıyor. Her şeye rağmen Mustafa inatla bu işi devam ettirmeye çalışıyor.
Bizim kentimizin birde Mithat’ı var. Oda Mustafa gibi Saray’da kantarcı Mithat olarak tanınsada artık kantarcılık yapmıyor. Mithat’ı Saray’da tanımayan yoktur. Mithat, bütün gün kentin sokaklarında, caddelerinde gezer ve esnafları ziyaret eder. Tanısın tanımasın herkese elini kolunu sallayarak “boş ver” der. Birde camiden sala sesini duyduğunda kimin öldüğünü çok merak eder ve mutlaka öğrenir.
Ben bu kişilere özel insanlar diyorum. Çünkü hayatın zorluklarını bilmeden hiç bir şeyin farkında değiller, hiç dertleri ve sorunları olmadan bu hayatı yaşıyorlar. Kentimizin renkli kişileri olarak bizimle aynı kaldırımları çiğneyerek aynı havayı soluyarak yaşantımıza ortak oluyorlar. Bu iki arkadaşımızla sokakta ve caddede karşılaştığımızda kendilerine sevgiyle bakarak selamlarsak mutluluklarına mutluluk katmış oluruz.
Yaşadığımız hayatın bize ne getireceğini bilmiyoruz. Sağlıklı düşünebilmek için, sağlığımıza dikkat etmeliyiz. Bu aralar ne kadar zor şartlar altında yaşamaya çalıştığımızı, hiç bir şeyin kolay elde edilmeyeceğini bilmeliyiz. Dünya bir ateş topuna dönmek üzere, bu ateş topunu yine insanlar yok edebilir. Şunu asla anlayamıyorum, insanoğlu yaşadığı yeri niye yakıp yakıyor? Hiç anlamış değilim.