FAST FOOD
Bir türlü durdurulamayan obezite artışının en büyük sebebi yanlış beslenme ve hareketsizliktir. Yanlış beslenmenin en büyük payını ise fast food yani hazır yemek kültürü oluşturmaktadır. Günümüz insanı artık bir telaşe, bir koşturmaca içerisinde… Yemek yapmaya bile bazen vaktimiz yok. Acıkıyoruz, telefon elimizde. Sipariş et 30 dk da hazır yemek kapında. Oh ne güzel. Maksat karın doyurmak. Hal bu ki; Alkol ve sigaranın sağlığa olumsuz etkisi kadar fast food beslenme de oldukça tehlikeli. Ancak maalesef çocuklarımıza hatta bebeklerimize bile çekinmeden yedirebiliyoruz.
Peki fast food hayatımıza nasıl girdi. Başta Amerikan filmleri etkeni olmak üzere pek çok yatırım oldu bu sektör için. Örneğin sene 1989. Ünlü bir pizza mağazalar zinciri ülkemizde mağazalar açar. Türk halkı pek benimsemez pizza olayını ve mağazalar bir bir kapanır. Sene 1991. Murakami-Wolf-Swenson Productions’ın ürettiği bir çizgi film dünyada büyük ilgi görür. Türkiye’ de özel bir kanala bu çizgi film, olması gereken fiyatından onda biri kadar bir fiyatla teklif edilir. Kanal bu teklifi tabi ki geri çevirmez ve sürekli yayınlar. 1994 yılına geldiğinde milyonlarca çocuk, ailelerinden pizza isterler. Artan talep üzerine pizza mağazalar zinciri tekrar ülkemize yatırım yapar ve o günden bugüne hemen hemen her şehirde şube açmışlardır. Pizza talebini patlatan çizgi filmi ise tahmin etmek hiçte zor değil. “Ninja Kaplumbağalar.”
İşte algılarımız uzun vadeli stratejilerle böyle yönetiliyor. Bir şekilde hayatımızın bir parçası haline gelen fast food kültürü, büyük mağazaların tamamen bir katını oluşturmakta, ünlü caddelerde yer almakta, reklamlarda sağlıklı bir besinmiş gibi tanıtılmakta, böylece popüler ve seçkin bir hava yaratılmaktadır.
Fast food gurubunu oluşturan Simit, tost, döner, lahmacun, pide, hamburger çeşitleri, soğuk sandviçler, pizza, kızarmış patates ve parça tavuk, balık-ekmek gibi besinler ile beraber tüketilen gazlı içecekler, çay ve kahvenin özellikle çocuk ve gençler tarafından sık tercih edilmesi yetersiz ve dengesiz beslenme ile birlikte başta obezite olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarına yol açmaktadır. En büyük özelliği fazla enerji içerir. Mineral, vitamin ve posa içeriği yetersizdir. İçerdiği yağların çoğu hayvansal kaynaklı olduğu için sodyum, kolesterol ve doymuş yağ oranı çok fazladır. Sık tüketimi ile kalp-damar hastalıkları ve kanser başta olmak üzere birçok kronik hastalığa neden olmaktadır. Fast food ürünlerde kalsiyumun yetersiz olması büyüme geriliği, kadınlarda menopoz sonrası kemik erimesi; posanın yetersiz olması kolon kanseri, bağırsak rahatsızlıkları, sindirim bozukluklarına yol açmaktadır.
Peki hiç mi tüketmeyeceğiz. Elbette tüketebiliriz. Ancak tükettiğimiz hazır yemeklerinin içeriğini bilmemek sağlığımız için kocaman bir soru işaretidir. Sağlıklı ve güvenli bulduğunuz firmaların ürünlerini tercih edebilirsiniz. Sık olmamak kaydı ile sağlıklı bir hale dönüştürebilmek elimizde. Zaten başlı başına bir kalori bombası olan yiyeceklerin yanına ek olarak patates kızartması büyük boy asitli içecek yerine yeşil salata, ayran veya taze sıkılmış meyve suyu tüketebiliriz. Mayonez veya diğer yağlı sosları mümkün olduğu kadar az kullanmalı veya hiç eklemeyebiliriz. Hamburger, pizza hamuru, döner ekmeği gibi beyaz un ve şeker içeren ekmekler yerine tam tahıllı ekmek olması için ısrar edilmelidir. Zamanla artan talepler üzerine firmalar mutlaka bu seçenekleri arz edilecektir. Bu sayede lif oranını arttırabilir, sindirim sistemimize yararlı hale getirebilir, kalsiyum ihtiyacımızı bir nevi karşılayabiliriz.
Olması gereken; sağlıklı bir toplumun geleceği için çocuklarımızı ev yemeklerine alıştırmaktır. Aile bireyleri hep birlikte sofraya oturarak yemek ve aile kavramı bilincini çocuklarına aşılamalıdır. Fast food beslenmeyi hafta sonu ödülü gibi çocuklarınıza benimsetirseniz, ev yemekleri zamanla onlara ceza olacaktır.