EMEKÇİNİN EMEKLEMESİ
Asgari ücretli “Gelin o parayla siz geçinin” diyor. Açlık sınırının 7 bin 785 lira olduğu
bir ülkede 5 bin 600 lira asgari ücretle yarı aç yarı tok geçinmeye çalışan kişilere biz
insan diyoruz. Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2023 yılı için geçerli olacak asgari ücreti
tespit etmek için başlattığı görüşmelere devam ediyor. Asgari ücretin belirlenmesinde
Kira, giyim, çocuk, eğitim, yakacak, elektrik, ulaşım, sağlık ve gıda üzerinden belirlenmesi
gerekir. “Bir ekmeğin 5 tl peynirin kilosunun 150 tl olduğu bir ülkede her gün ekmek
arası yapmaya kalksak 100 gram peynir 15 tl- ekmek 5 tl günlük 20 tl ayda 600 tl eder,
her gün ekmek peynir yenmez ki diyen emekçi arkadaşlar borç batağından bu gidişle hiç
bir zaman kurtulamayız. Yaşadığımız hayatın %50 ni borçla yaşıyoruz” demektedirler.
Türk -İş Genel Başkanı Ergün Atalay 2019 yılında mikrofonu açık unutunca “Uzasa işi
karıştıracağız, kapattım böyle” demişti ve İktidarın teklifinin Türk-İş talebinin çok altında
olmasına rağmen anlaşmaya imza atmıştı. Atalay bu kez “Açlık sınırının altına imza
atmayacağız, açlık sınırını kırmızı çizgi” olarak söylemesi işçiler tarafından Ergün Atalay’a
“patronların dediğini kabul edeceksen o masada niye oturuyorsun?” diyerek tepkilerini
dile getirmektedirler. Türkiye’de asgari ücret ülke meselesine döndü. Yoksulluk sınırının
26 bine dayandığı koşullarda asgari ücretin iki katına değil üç katına çıkması bile durumu
kurtarmaya yetmiyor. Disk Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu; asgari ücretin 13 bin lira
civarında olması gerektiğini söyledi.
Bu durumda 2023 yılında Türkiye’de yapılacak iki seçim emekçiler arasında kader seçimi
olarak görülmektedir. Emekçilerin istemi dışında Türk halkı toplumsal problemlerin ve
çatışmalarında son bulacağı bir seçim olması temennileri çok fazla. Yoksulluk insanların
kaderi olmamalı. “Yoksulluğa Son” derken yoksulluğun her türlü biçimleri her alanda sona
erdirilmeli. Bazılarının yoksulluğu sadece az gelişmiş veya gelişmemiş ülkelerin kaderiymiş
gibi görmesi yanlıştır. Yoksulluk Türkiye’de olduğu gibi tüm dünyanın sorunudur. Yoksulluğun
çözüm yolları yerelden başlayıp yukarılara doğru çıkmaktadır. Türkiye’de yoksulluğa ilişkin
çalışmaların yapıldığı bilinse de burada önemli olan bu çalışmaların vatandaşa ne kadarı
geri döndüğü önemlidir. Disk Genel-İş tarafından hazırlanan 2022 gelir eşitsizliği yoksulluk
raporuna göre “Türkiye’de en zengin %20’lik grup, en yoksul %20’den 9 kat daha fazla gelir
elde ediyorsa” Emekçilerin, gençlerin kadınların ve çocukların insanca yaşam koşullarından
uzak büyüyen gelir eşitsizliği ile her gün dahada derinleşen sosyal adaletsizlik, yoksulluk
en temel ihtiyaçların dahi karşılanamadığını ortaya koymaktadır.
İzmir’den sağlık işçisi Mahmut Yiğit “Emekçiler tek yürek tek bilek olarak birleşelim, seçim
meydanlarında yapılan nutuklarda bize dair sözlere kanmayalım. Sorgulayıcı olalım, hesap
soran olalım, patronların yandaşlarının boyunduruğu altında kalmayalım. Patronların işçi
karşısında birlik olduğu gibi bizde kol, branş, kadro, meslek ayrımı yapılmasına göz yummadan
birlik olup kendi kararlarımızla kendimizi yönetecek güçte olalım. İşçiler ne zaman elini
masaya vurduysa kazanmıştır.” diyerek kamuoyuna çağrıda bulundu. Avrupa Birliği Temel
Haklar Bildirgesinde; “İşçiler ve işverenler veya bunların ilgili kuruluşları, topluluk mevzuatı
ile ulusal yasalar ve uygulamalara göre uygun düzeylerde toplu sözleşmeler müzakere etme,
imzalama ve menfaat ihtilafı olması halinde, grev dahil kendi çıkarlarını korumak için ortak
eylem yapma hakkına sahiptir.” diyor. Türkiye’de ise bunun tersi uygulanıyor. Hatta işçilerin
elinden grev hakkı alınıp mobing uygulanmaya çalışılıyor.