Dolar 32,3777
Euro 35,0535
Altın 2.326,80
BİST 9.091,57
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 20°C
Açık
Tekirdağ
20°C
Açık
Cts 23°C
Paz 24°C
Pts 24°C
Sal 19°C

DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ

Anne babalar olarak zaman zaman çocuklarımızın davranışlarından dolayı yakınırız. Onlar için herşeyi
yaptığımızı, hiç bir şeylerini eksik etmediğimiz halde, bir türlü mutlu edemediğimizi, sahip oldukları
imkanların kıymetini bilmediklerini düşünür ve ifade ederiz. Son yıllarda bu yakınmaların,şikayetlerin
daha da arttığına şahit olmaktayız. Kısacası nesil çatışması, kuşak farkı olarak tanımlayabileceğimiz bu
durum bugüne has bir şey değil, dün de vardı, yarın da olacak. Peki bunun sebepleri nelerdir ve bir
çözümü yok mudur?
Milli Eğitim müfettişi Doğan CEYLAN’ın İzmir Ödemiş’te iki lise öğrencisinin okul müdürünü
öldürmeleri olayı ile ilgili yapmış olduğu idari soruşturma sonucu hazırladığı ve “DUYGUSUZ NESİL
TEHLİKESİ” vurgusu yaptığı rapor gerçekleri görme adına bize büyük bir ayna tutuyor. Her bir
cümlesini dikkatle ve özenle okumanız ricasıyla bu raporu aşağıda aynen paylaşıyorum:
“Hayatın gerçekliklerinden habersiz, duygusuz ve bencil bir nesil geliyor.
Şehitler için gözyaşı döken kendi ana babalarını anlamıyorlar. Başkalarının çocukları için ağlamaya
anlam veremiyorlar. Yanıbaşımızdaki savaşlar, acı çeken çocuklar, ölen onbinlerce insan onları hiç
ilgilendirmiyor. Tüm acı gerçekleri çizgi film tadında izliyorlar ve yürekleri hiç acımıyor.
Hayatlarının odağındaki tek şey eğlenmek. Eğlenemedikleri tüm zamanları kendilerine bir işkence
olarak görüyorlar.
Kendileri için yapılan fedakarlıkların hiç farkında değiller. Kıymet bilmiyorlar ve vefasızlar. Herkesi
kendine hizmet etmek için yaratılmış görüyorlar. İnsanlara verdikleri değer, onların isteklerini yerine
getirebildikleri ve ne kadar eğlendirdikleriyle orantılı.
Hayatlarında eğlenmeden başka bir amaç olmadığı için artık tek eğlence kaynağına dönmüş telefon
ve tabletlerini ellerinden aldığınızda dünyanın sonunun geldiğini zannediyorlar.
Geçmiş onları pek ilgilendirmiyor, atalarımıza karşı vefasızlar. Dedelerinin canlan, kanları pahasına
vermediği vatan toprağını en iyi fiyatı verene satacak kadar maneviyattan yoksunlar. Vatan, onlar için
son model bir cep telefonundan daha değersiz.
Milletimizin geleceği açısından endişeleniyorum.
20 yıl sonra bu nesil, nasıl ana-baba olacak?
Kendine hayrı olmayan bu nesil nasıl çocuk yetiştirecek?
Evlerini nasıl idare edebilecek?
Ülkeyi nasıl yönetecek?
Vatanı nasıl savunup can verecek?
Bütün bunlar neden oluyor izah edeyim.
Altın kafeslerde çocuklar yetiştiriyoruz artık. Uçmayı bilmeyen kuşlar gibi. Çocuklar hayattan bihaber.
Açlık nedir bilmiyorlar, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında, acıkmalarına fırsat bile
vermiyoruz. Öyle ki yemek yemeyi bile işkence görür hale geliyorlar.
Susuzluk nedir hiç bilmiyorlar. Hiç susuz kalmamışlar. Üç adımlık yolda bile susarlar diye yanımızda
içecek taşıyoruz. Çocuk daha “susadım” demeden ağzına suyu dayıyoruz.

Çocuklar hiç üşümüyorlar. Soğuk havalarda evden çıkarmıyoruz. Okula giderken kırk kat sarmalayıp
çıkarıyoruz dışarı, hiç titremiyorlar.
Çocuklar hiç ıslanmıyorlar, evden arabaya kadar bile üç metrelik mesafede şemsiyesini başına
tutuyoruz. Saçına bir tek yağmur damlası düşürmüyoruz. Bu yüzden çocuklar ıslanmak nedir
bilmiyorlar.
Yorgunluk nedir bilmiyor çocuklar. İki adımlık mesafelere bile arabayla götürüyoruz onları
yorulmasınlar diye. Birazcık parkta koşsalar, hasta olacak diye engel oluyoruz. Onlar takatleri
tükenecek kadar hiç yorulmuyorlar.
Yokluk nedir bilmiyorlar, daha istemeden her şeyi önlerine sunuyoruz. Bu yüzden varlığın kıymetini
bilmiyorlar.
Onlar bir yanığın veya bıçak kesiğinin acısını bilmiyorlar. Elleri yanmasın, kesilmesin sakın diye onlara
ne bıçak tutturuyor ne ocak yaktırıyoruz.
Çocuklar hissetmiyor yaşamı, açlığı bilmediği için açlara acımıyor, üşümek nedir bilmedikleri için
sokaktaki evsizleri umursamıyor. Yokluk nedir bilmedikleri için ekmeğe gelen zam onların dikkatini bile
çekmiyor, haber kalabalığı olarak görüyor, gülüp geçiyorlar. Sıcak odalarında yaşadıkları için evsizlik
nedir, sürgün nedir anlamıyor, savaşları, kurşunlanan, ölen insanları umursamıyorlar. Acımıyorlar……
Kıymetini bilmiyorlar ekmeğin, elbisenin, barışın ve huzurun, ana babanın….
Müdahale edilmezse gelecek iyi şeyler getirmeyecek güzel ülkemize. Bu sorunu Devlet derinden
hissetmeli. Bu sorunun çözümü için ciddi çalıştaylar düzenlenmeli. Öğretim programları ve ders
materyalleri revize edilmeli. Okulların duygu eğitimi konusunda rolleri artırılmalı. Anne babalara
çocuk yetiştirme konusunda ciddi eğitimler verilmeli. Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli. Bu
sorun çözülmezse ülke çözülecek…”
Evet, bu raporda ifade edildiği gibi gidişat hiç iç açıcı değil, hatta her geçen gün daha da kötüye
gidiyor. Bu durumun bence en büyük sebebi, aşırı korumacı davranan, bir nevi fanus içinde çocuk
yetiştirmek isteyen biz ebeveynleriz. “Biz çok sıkıntılar çektik, mahrumiyetler yaşadık, çocuklarımız
bunları yaşamasın, hiç bir şeyden mahrum kalmasınlar” düşüncesiyle onları rahata, sorumluluk
almadan keyiflerinin istediği gibi yaşamaya alıştıran bizler değil miyiz? Dolayısıyla bir şeylerin
değişmesini istiyorsak önce biz kendi düşünce yapımızı ve çocuk yetiştirme konusundaki doğru
bildiğimiz yanlışlarımızı düzeltmemiz gerekmez mi? Bu, işin biz fertlere ve ailelere bakan yönü.
Devlete bakan yönüyle, devlet de ilgili tüm kurumlarıyla bu tehlikenin daha da büyüyüp, daha büyük
tahribatlara neden olmadan gerekli tedbirleri alıp acilen uygulamaya geçirmesi gerekir.
Allah neslimizin, bizim ve ülkemizin sonunu hayırlı eylesin dilek ve temennilerimle…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.