DEPREM
DEPREM
Geçmiş olsun Türkiyem; 06 Şubat’ta gece yarısı gerçekleşen ve 10 ilimizde etkili olan depremde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımız için ülkemizin başı sağolsun. Güne cehennemden farksız bir gün ile uyandık. Temennimiz çok fazla ölü olmamasıydı. Fakat ilerleyen saatlerde televizyonun başında haber ajanslarını izlerken durumun o kadar da iç açıcı olmadığını görüyorduk. Ülkem yıkılmıştı. Merkezi Kahramanmaraş olan Kilis-Diyarbakır- Adana- Osmaniye-Gaziantep- Şanlıurfa- Adıyaman-Malatya ve Hatay’ ıda içine alan geniş bir coğrafyada etkili olmuştu. Binlerce binanın yıkıldığını, bir çok vatandaşın enkaz altında kaldığını ve binlerce vatandaşımızın da hayatını kaybettiğini dakika başı yine haber ajanslarından öğrendik.
Bütün bu olanları izlerken yüreklerimizde ki ateş sürekli alevleniyordu. Herkes bir şeyler yapma telaşındaydı. Çok geçmeden İl ve İlçelerde her türlü insani yardımların toplandığını görmek içimizde ki ateşi biraz olsun hafifletiyordu. Bir daha böylesi bir felaketi yaşamamak için bundan ders çıkarmalıyız. Bu gün deprem felaketinin yaşandığı üçüncü gün, Adıyaman’da 29 saat sonra Eylül İklim isimli bir kız çocuğunun enkaz altından sağ olarak çıkarılması, diğer enkazlardaki çocuklar için umut oluyordu.
Türkiye’de her şey siyah-beyaz olmuştu. Üç gündür hiç bir rengin önemi yok. Arama kurtarma ekiplerinin canla başla çalıştığını, ihtiyaç sahiplerine toplanan yardımların ulaştığını görmek orada felaketi yaşayan insanlara bu kar kış ve kıyamette ayakta kalabilmeleri için umut olmak çok önemli. Ülkemin insanı her zaman olduğu gibi kanayan yaraya merhem olmak için hiç vakit kaybetmedi. Yardımlar çığ gibi büyüdü ve nerede ihtiyaç varsa oralara gönderildi.
Eskişehir- Seyitgazi’de ki Kübra Ovalı; para dolu kumbarasını, Samsun’da yaşayan Sıraç Şahinbaş; ise yaşıtlarının üşümemesi için battaniye, pantolon ve ayakkabılarını deprem bölgesine gönderdiler. Küçük kalplerin bu insani davranışları ile tüm Türkiye’ye örnek oldular. Felaket büyük olmasına büyük ama bu felaketin karşısında ki insaniyetlik daha büyük. Tek yürek olarak aynı vücutta atmakla sanırım tüm dünyaya örnek olduk. İçin için ağlayacağız ağladığımızı göstermeyeceğiz. Şimdi ağlamak zamanı değil. Şimdi yaraları sarmak zamanı.
Beklemediğimiz bir felaketle karşı karşıya kaldık. Bu yürekler bu acıya ne kadar dayanabilir. Saatler ilerlerken umutlu bekleyişlerin yerini bazen sevinç bazen de üzüntü alıyor. “Yalvarırım çocuklarımı kurtarın” diyen bir annenin feryadını, Kahramanmaraş’da Mesut Hançer isimli bir babanın 15 yaşında ki kızının enkaz altında ki cansız bedenini bulduğunda elini saatlerce bırakmadığını fotoğrafları gözlerimizin önünden asla gitmeyecektir. En çok yakımın olduğu Hatay’da bir itfaiye erinin enkaz altından çıkardığı bir yaşındaki kız bebeği “kuzum” diyerek öpmesini unutabilirmiyiz.