CAHİLİYE ARAPLARI
M U H T E Ş E M K A H R A N L A R
Bir Arabistan ki , orada düğümlenen dünya !..
Orada vahşet , orada sirkat , orada cahiliyet yüzünden kötülüğün her türlüsü hüküm
sürmekte . İnsanlık dışı eylemler , maddi ve manevi ızdırapların kıvrandırdığı bir toplum !..Nanus ,
iffet sözü edilmez , kadınlar süs eşyası gibi satılır ; doğan kız çocukları şerefsizlik ve yüz karası
sayılarak diri diri kuma gömülürdü !..Mal , can , ırz emniyeti yoktur !..
Kapısına bayrak asan kadın , herkesin malı sayılırdı !..
Bir millet ki , Yemen ve Hicaz mıntıkaları hariç darmadağan , toplanıp bir cemiyet ve devlet
olamıyorlar !..
Senenin dört ayı : Zilkade , Zilhicce ,Muharrem ve Recep hariç ne bir fert diğerine , ne de
bir kabile emnu eman içindeler !..
İntikam , kin , kan ve gurur , mansız an’anelerin ve hurafelerin inatla yaşatıldığı , geniş
kum çöllerinde , putperest kabileler !.
Yine manasız ve gayesiz yürütülen üstünlük , asillik taslama yarışlarında yaşatılan “SÜKK-
Ü UKAZ” panayırı ve etrafında halkalanan “MUÂLLAKAT-I SEB’A” yani yedi askı şairleri !..
O kadar tesirli hatipler , o kadar şâheser şiir ve kasideler irat ediyorlar ki , sanki
insanlığın kaderini değiştirecekler !..
Ama heyhat !..Yine de devirlerini , cahiliye devri olmaktan kurtaramıyorlar!..
Mekke’ye aşağı-yukarı Kureyş kabilesi hakimdi , bilhassa Ebu Cehil , Ebu Lehep , Ümeyye
bin Halef , Nadr bin Haris , Velid bin Mugîre gibi azılı müşrikler , insanları yönlendiriyorlardı .
Bunlar nerede ise cahiliye döneminin gurur babalarıydılar !..
Ama hemen hepsi Bedir , Uhud gibi savaşlarda cehennemi boylamışlardı . Bunlara
“DARU’N-NEDVE” haydutları demek daha doğru olurdu . Şairleri yönlendirmek , teşvik ederek
ödüllendirmek , panayırları düzenlemek bunlara aitti !..
Diğer taraftan bu mükemmel kasideleri irat eden şairler de ayni mizaçta idiler , bütün
müşrikler ayni karektere sahip olarak :
Şarabın ,
Zinanın ,
Kumarın ,
Falın ,
Delisi olmuşlar , içlerine sindirdikleri bu pislikleri , dışlarına aksettirerek :
KİBİRLİ ,
MÜSTEHZİ , ALAYCI ,
ZALİM , İNTİKAMCI ,
HİLEKÂR ,
Buna rağmen , küfrün , inkarcılığın , cehaletin bir özelliği imiş gibi algılanarak :
ASİLLİK ,
ŞEREFLİLİK ,
ONURLULUK , ve ve :
KAHRAMANLIK ,
Gösterileri :
Bir dizilişte , intikam uğruna yüz kişiyi öldürmeye , yemin edip de doksan dokuz kişiyi
öldüren , yüzüncüyü öldüremeden kendi başını yiyen “ ŞANFARA”!..
Sevgilisinin ve intikam peşinde koşarken “bugün uyumak ve şarap içmek yok , şimdi
intikam zamanıdır , yarın şarap ve eğlenceye devam ederim” diyen “İMRU’AL KAYS” !..
Büyük silahşör “ANTARA” !..gibi şairler .
O kadar kibirli , gururlu ve kendi çaplarında onurlu Cahiliye Arapları ki , kız çocuklarını
diri diri kuma gömmelerinin altında ; kapısına bayrak asan kadının utancı ve şerefsizliği âdetinin
altında ezilmelerinin çaresizliği yatmaktadır . Bu kız çocuklarının da büyüdükleri zaman bu
rezillik işi yüzkarası olarak yapacak olmaları düşüncesi , onurlarını zedelediği kanaatı hakimdir !..
Diğer taraftan o zamanın dünyasında iki süper güç vardı : BİZANS (Doğu Roma) ve
SASANİLER !..Her ikisi de madde planında muhteşem ve göz kamaştırcı ama manevi yönden
mefluç ve sefih görümündeydiler !..Sanki üçgenin yan uçlarında bu ikisi , aşağı uzayan ucunda
da Arabistan !..İngiliz tarihçi Nelis der ki :
“O zaman da Arabistan birden bire muhteşem adamlar yetiştiren bir memleket
olmuştur”
Yukarıda vasıflandırdığımız , o yaşayışlarını hiç bir zaman tasvip etmediğimiz bu
muhteşem adamlar sonunda , ne oldular biliyor musunuz ? Hz. Peygamberimizin davetiyle ,
telkiniyle Yüce İslâm’ın manevi havasıyla büyük bir inkılâp geçirerek :
ASİL !..
ŞEREFLİ !..
MERHAMETLİ !..
CENGÂVER !..
ONURLU !..ve :
İSLÂM’IN FEDÂİLERİ !..
KAHRAMANLARI !..
Oldular .
Şimdi :
İşte , tarih sahnesinde , hiç bir yerde benzeri görülmeyen MUTE SAVAŞI !..
RAHMET PEYGAMBERİ’nin azatlısı köle komutan ZEYD’in savaş meydanında şehit
düşmesi !..
Peki , niye bu kadar İslâm kahramanları meydana çıkmışken orduya komutan ,
onlardan biri değil de bir köle olan ZEYD BİN HARİSE !..
ÇÜNKÜ LİYAKAT , NESEBTE DEĞİL , HASEBTEDİR !..
Peygamber Rasûlüllah , “Mute Savaşı”nda orduya komutan atarken bunu
gözetmiştir !.. Ve şöyle buyurmuştur :
“KOMUTANINIZ ZEYD B. HARİSE’DİR , ONA İTAAT EDİNİZ . ZEYD , ŞEHİD OLURSA , O
ZAMAN CAFER B. EBU TALİB’E İTAAT EDİNİZ . CAFER DE ŞEHİD OLURSA , O ZAMAN
KOMUTANINIZ ABDULLAH B. REVAH’DIR . O DA ŞEHİD DÜŞERSE :
……..SONRA SANCAĞI , ALLAH’IN KILIÇLARINDAN BİR KILIÇ ALDI . VE ALLAH , ONUN
ELİYLE FETHİ MÜYESSER KILDI .”
Savaşa bir asker olarak katılan HALİD B. VELİD , savaşta elinde dokuz kılıç kırılan
komutan olarak İslâm ordusuna savaşı kazandırmıştır . Rasûlüllah da kendisine “SEYFULLAH”
Allah’ın Kılıcı payesini bahşetmiştir !..
Zeyd’in çehitliği üzerine sancağı omuzlayan , savaşırken iki eli bileklerinden kesilen
, sancağı iki kolu ile tutarken , göğsüne isabet eden bir okla şehit düşen “ CAFER’U-T TAYYAR “!..
Bu sırada çadırında yemek yemekte olan , Cafer’in şehadatini duyan ABDULLAH
İBNİ REVAHA :
“EY NEFİS !..CAFER GİBİ BİR ZAT , ALLAH YOLUNDA HAYATINI FEDA ETTİ , ŞEHD
DÜŞTÜ , SEN İSE BOĞAZINI DOLDURMAKLA MEŞGULSÜN”
Diyerek ağzındaki lokmayı tükürüp , savaş meydanına atılarak sancağı omuzlayıp
komutanlığı ele aldıktan sonra , daha önce kesik parmağını kılıç tutmaya mani oluyor , diye
ayağıyla basıp koparıp atan , o da şehidlik şerbetini içen büyük komutan “ABDULLAH İBNİ
REVAHA”
Siz hiç dünya tarihinde “MUTE” savaşında , ZEYD BİN HARİSE , CAFERU’T –TAYYAR ,
ABDULLAH BİN REVAHA , gibi üç konutanın şehit düştüğünü , başka bir savaşta duydunuz mu?.
Çünkü duyamazsınız , yok ki !..
Sonunda bu savaşta 4. Komutan olup , sancağı omuzlayarak savaş meydanına
atılan HALİD BİN VELİD = SEYFULLAH , ALLAH’I KILICI !..
Muazzam Bizans ordusuna karşı , savaş dehasının verdiği taktiklerle , muhteşem
manavralarla İslâm ordusuna savaşı kazandıran . Savaş meydanında elinde dokuz kılıç kırıldığı
halde savaşı terk etmeyip zafere ulaştıran MUHTEŞEM KOMUTAN HALİD BİN VELİD !..
Vaktiyle bu kahramanlar , kötü vasıflı Cahiliye Arapları değiller miydi?..Bunlara ne
oldu da kısa zamanda , Allah yolunda Hz. Muhammed’in fedâileri oldular !..
Ya büyük komutan , muazzam , dahi asker “HALİD BİN VELİD”!..
Diğer adıyla “SEYFU’L-LAH”!..
O devrin her türlü imkanlarıyla donatılmış , muazzam Bizans ordusuyla savaşırken
, kahramanlığı ve gözü pekliği sebebiyle , rahmet Peygamberi tarafından “SEYFULLAH” Allah’ın
Kılıcı , payesiyle şereflendirilen “DEHA KOMUTAN HALİD BİN VELİD !..”
Hz . Halid bin Velid’ , Müslüman olmadan önce UHUD savaşında müşrilerin
komutanı olarak Peygamber’e karşı savaşan değil miydi? Onu yani Halid’i daha önce Cahiliye
Arabı olarak bilmiyor muyduk !..
Halbuki onlar , dünyada hiç millete nasip olmayan “ASRI SAADET” devrinin
“EFENDİLERİ” “SAHİPLERİ” , ve o devri “MEYDANA GETİRİCİLERİ” olmadılar mı ?..
Sakın haa , bugünkü Batının ve Amerika’nın zebunu ve kul – kölesi olmuş
“VAHHABİ ARAPLARI”nı , göz önüne alarak , “ASRI SAADET”in “ŞEREFYÂBI” OLMUŞ , ASRI
SAADET”in KAHRAMANLARIYLA KARŞILAŞTIRMAYA KALKIŞMAYINIZ , KÖTÜLEMEYİNİZ!.
Diğer taraftan , “CİHAR YÂRI GÜZÎN” OLAN DÖRT HALİFE DE “HZ. EBU BEKİR ,
HZ. ÖMER , HZ. OSMAN , HZ. ALİ”, RASÛLÜLLAH’IN ZİRVE SAHABELERİNDENDİLER !..Salât ve
selâmımızın muhatapları onlardır ve ayrıca :
ALLAH’IN RAHMETİ , RASÛLÜLLAH’IN ŞEFAATI BU İSLÂM KAHRAMANLARI’NIN
ÜZERİNE OLSUN !..