BEŞİNCİ MEVSİM
5. MEVSİM
Adına kader dedikleri öykümüz bize biçilen rollerimiz oldu. Yaşadıklarımız ise mazi dediğimiz dünümüz oldu. Bazen gün ortasında karanlığı yaşadık, bazen de gecenin en zifiri karanlığında güneş battı dünyamızda, gün oldu mevsimler anlamını yitirdi. Gönül penceresinden seyreylerken evreni.
Nisan ayında yaprakların yeşermesini beklerken, sanki hazan mevsimi gibi sararıp soldu. Bilir misin gönül gözünle yazın ortasında zemheriyi görüp yaşamak nasıl bir duygu? Tek kişilik bir tango sanırsınız yaşamı. İnsan savruk rüyaların ve hayallerinin esiri olmasaydı keşke. Renkler sadece siyah ve beyaz demeseydik ne çok ara renkler de vardı. Kara ile kararan içimiz pembe ile ılımış mavi ile mutluluğa tebessüm etmiş, beyazın saf ve temizliğinde yıkanmıştır.
Yüreğin, duygularınla karardıysa, yüzünde maskeye ne gerek var gözyaşlarını gizlemek için. Damla damla akmazlar mı içine? Solgun sokak lambaları ve ay ışığı ışıtmaya direnirken geceyi kararmıstır dünyan, Bakarsın güneş doğar yeniden ışıtır dünyamızı karamsarlıklarımızı. Kelebekler, uğur böcekleri, karıncalar koşuşturmaya başlarlar yeniden. Onları durdurmak ne mümkün.
Tomurcuklar patlar dallarda gün çiçekleri güneşe döner yüzünü dans eder doğa. Her doğan güneş yeni bir günün, yeniliklerin habercisidir. Artık bu gün dün olamaz, bu gün de yarın. Umutlar yeşerir yarın başka bir gün olacaktır ve bir nehir gibi alacaktır.
Dünden kalan yarımları tamamlamaktir ereğim. Yarım kalmış kitabı, yarım kalan resmi tamamlamak. Gün gelir dört mevsim yaşanır gönül ikliminde gün gelir kardelen çiçekleri açar zemheri ayında. Yaşayan canlı tabiat ananın özüdür, zorluğu, güçlüğü yenmektir onun doğası. İki kaya arasına tutunan gelincik çiçekleri, kır çiçekleri gibi gücünü güneşten alırken doğa, kim durdurabilir tohumun çatlamasını, tomurcuğun patlamasını. Ayağa kalkmasını çiğdemin, nergisin .
EPIKTETOS ‘un dediği gibi:
” Yarınlar düşlerin güzelliğine inanmaktır”.
yarınlarınızı kimsenin kirletmesine izin vermeyin dostlar.