BEN, SEN, O (BİZ)
Ben, sen, o (biz)
Bugün karşı komşumuzun kızı -malum tatil ya- canı sıkılmış bize geldi. Arada gelir, kitaplığa bakar ve gider. Seviyor kitapları. İlgisi de romanlar. Tatilde öğrendiklerini tekrara gelmiş bana. Türkçe dersinde zamirlere geldi konu. ben, sen, o, biz, siz, onlar…
Komşu kızı gitse de ben birinci tekil şahısa takıldım kaldım. -ben- zamiri hep bencilliği anımsatır bana. Sanki ben merkeziyetçiliğin sorumsuz, diktatör ve hoyrat bir tiranıdır (ben). Çocukluktan mı başlar ben olmak? Her istediğimizi yaptırmak. Yetişkin olduğumuz halde hala bencilce davranabiliyorsak iç dünyamızda mı bir eksiklik var? Çocukken çocuk aklı işte karşımızdakinin düşüncelerini ve ihtiyaçlarını önemsemeden sadece kendi ihtiyaçlarımızı ve isteklerimizi önemsiyorduk.
Ben, birinci tekil şahısa takıldım kaldım. -ben- zamirine. Insan olarak her zaman ikili ilişkilere ihtiyacımız vardır. Birşeyler alır, birşeyler veririz. Toplumsal mutluluk da bireylerin mutluluğundan geçmez mi? Bu da acı, sevinç ve hüzünlerimizi paylaşmaktan geçer. Bencillik ise başkalarını düşünmek yerine sadece kendimizi düşünür ve seçeriz. Ruhsal bir hastalık olmayabilir ama bir kişilik bozukluğudur bana göre… Sürekli kendilerini düşünenler, empati kuramaz. Oysa sevgi, insanları birbirine bağlar, bencillikse yalnızlığa götürür.
Diğer insanlarla empati kurmak ve paylaşmak kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlar. Kendi yapabileceğimiz bir şeyi sürekli karşı taraftan beklenti içine girerek bekliyorsak, bu bencilliktir.
Anne, baba, eş, partner çocuk hangi konumda olursak olalım karşı tarafı suçlayıp veya küçümseyip içimizdeki eksikliği tamamlayamayız. Adeta o, bencilliğinin beslenmesini ister. Yetişkin birey de olsak kimsenin egoistligini beslememeli Kitap okumalı resim ,müzik , çeşitli hobilerle uğraşmalı, gerekirse çeşitli seanslara gitmeli ama o eksikliği dışarıdan kapatmak için bunu; anne, baba, veya eşimizi suçlayarak yapmamalıyız. Çünkü her şey bizim içimizde ve elimizdedir. İnsanın evrende düzeltebileceği tek şey varsa önce kendisidir.
Evlilik olayında bencil insanlar, eşini Alaaddin’in Lambasindaki her arzusunu yerine getirecek cin sanırlar.
Oscar Wilde”Bencillik insanın istediği gibi yaşaması değil,başkalarını da kendisi gibi yaşamayı önermesidir”der. Hani aynaya bakarız ya dışarı çıkarken
Peki ya hiç içimizden çıkıp ta dışarıdan baktık mı kendimize?
Hikaye bu ya, bir fıçının içine bir karınca düşmüş. Bir insan gelmiş fıçının başına. Karıncayı görmüş ne işin var burada senin? demiş ve karıncayı ezmiş.
Sonra başka bir insan gelmiş, karıncayı görmüş. Kimseye zararın yok sevimli hayvan. Hadi fıçıda yaşa, demiş.
Sonra bir başkası gelmiş fıçının başına. Karıncayı görünce bir kaşık şeker serpmiş fıçının İçine… Yesin karnını doyursun diye…
Bu üç insan kim mi?
Birincisini adı: BENCİL
İkinciyi: Hoşgörü diye çağırıyorlar .
Üçüncü mü? – O SEVGİ işte. Şu evrende güneşimizin etrafinda dönen
gezegenler gibi kimsenin sizin etrafınızda dönmesini sağlayamazsınız…
Ben birinci tekil şahısta takılı kaldım ne yapayım?
Sizi gidi egoistler!