Dolar 38,8349
Euro 44,0406
Altın 4.135,70
BİST 9.460,73
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 22°C
Parçalı Bulutlu
Tekirdağ
22°C
Parçalı Bulutlu
Çar 23°C
Per 26°C
Cum 26°C
Cts 25°C

AREFE ÇİÇEKLERİ VE BAYRAMIN MİS GİBİ KOKUSU

Arefe Çiçekleri ve Bayramın Mis Gibi Kokusu

Bayram deyince aklınıza ne gelir? Çikolatalar mı, şerbetli tatlılar mı, yoksa o mis gibi bayram sofraları mı? Aslında bayram, sadece tatlılardan ibaret değildir. Bayram, çocukluğumuzun en güzel kokularının harmanıdır. Yeni alınan kıyafetlerin mağaza kokusuna karışan hacı misleri, annelerin sabaha kadar sardığı sarmaların, mahallede imece usulü açılan böreklerin, kınalı ellerin ve taze kahvenin içimizi ısıtan kokusudur.

Eskiden, bayramdan bir gün önce, sokaklarda koşturan çocuklara “Arefe Çiçekleri” denirdi. Bayramlıklarını yastık altına koyup heyecandan uyuyamayan, sabahın ilk ışıklarıyla aynanın karşısında dönüp kendini seyreden, eline yakılan kınanın kaşıntısına sabreden o güzel çocuklar… Büyüklerin “Sen artık büyüdün, bu son bayramlığın!” cümlesine inat, her yıl aynı heyecanı taşıyan minik yürekler!

 

Ve o mutfak telaşı… Ah, o mutfak! Arefe günü, mahallede el birliğiyle sarılan sarmalar, açılan börekler, çayın ocakta demlendiği, kahkahaların havada uçuştuğu o güzel günler… Çocuklar mutfağın kapısında pusuya yatar, gözüne kestirdiği bir tatlıyı mideye indirme planları yaparken yakalanır, ama tecrübeli büyüklerimizden şu klasik cümleyi duymadan da kurtulamazlar:

“Hadi bakalım, olmuş mu tadına bak?” (Bakarsın ama tek lokma alabilirsin, fazla kaçırırsan kaşlar kalkar!)

Sonra bayram sabahı gelir… Ev mis gibi temizlik kokar, kahvaltı sofraları kurulur, büyükler bayram namazından dönünce eller öpülüp dualar alınır. Yaşlıların kınalı ellerinden yükselen hacı misine karışan o tatlı huzur, bayramın ruhunu hissettiren en güzel andır. Küçükler, ceplerine gizlice sıkıştırılan harçlıkları sımsıkı tutarken, bayram şekeriyle dolu cam kaselere uzanmanın mutluluğunu yaşar.

Bayram, sadece tatlı yemekten ibaret değildir; gönülleri tatlandırma zamanıdır. Uzun zamandır aramadığımız birine “Bayramın mübarek olsun!” diyebilmektir. Eski kırgınlıkları unutup yeni umutlar yeşertmektir. Bayram, çocukluğumuzun kokusunu hatırlamak ve onu yaşatmaktır.

Bugün de sokaklarda dolaşan Arefe Çiçekleri var mı bilinmez… Ama bayramın ruhu, onu gerçekten hissedenlerin yüreğinde hâlâ capcanlı! O yüzden bu bayram, bir çocuğun avucuna şeker koyarken sevgiyle gözlerinin içine bakın. Bir büyüğün elini öperken, hacı misine karışan duasını içinize çekin. Çünkü bayram, anılarda değil, şu an yaşadığımız anda saklıdır!

Herkese şeker tadında, mis kokulu, kınalı, harçlıklı, kahkahalarla dolu bir bayram dilerim! Bayramınız mübarek, neşeniz daim, sofralarınız bereketli olsun!

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.