ARABESK SANCILAR VE ALAFRANGA TEMAYÜLLER
Bizler Türk ve İslam kültürü ile yoğrulmuş, mayalanmış nesillerin çocuklarıyız. Tüm
zamanların en büyük lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ulusumuza hediye ettiği
Cumhuriyet döneminde yolumuzu bilimin ışığı ile aydınlattık. Rahmetli Atatürk Türk ve
İslam kültünü ortadan kaldırmamış, tam aksine ona sahip çıkarak bilimin yolunda
yükselmesini sağlamış ve aydınlanmanın önünü açmıştır. 1930’lu yıllarda Türkiye dünya
üzerinde kalkınma yarışında 3. sırada bir ülkedir. Saygınlığı vardır. O zamanlar bir Türk lirası
4 dolardır. Türk parası Amerika kıtasında altındır.
Gerek iktidar partisi ve gerekse muhalefet partilerin liderleri ve iyi konuşmacıları çok güzel
hamaset yapıyorlar. Ancak milli takımımız gibi sonuca bakmak gerekirse her maçın sonunda
bir sıfır mağlup oluyoruz. Ve ayrıca yeri gelmişken Türk-İslam kültüründe ve hele
Cumhuriyet kültüründe günah çıkarma alışkanlığı yoktur. Bunlar alafranga temayüllerdir.
Ancak ne var ki; bugünlerde herkes günah çıkarmaya başladı ve işin kötüsü günah çıkarmak
en büyük bir meziyet haline geldi. Yeri gelmişken belirtmek isterim bizde Tövbe ve özeleştiri
kültürü vardır sadece. Başımıza gelen 15 Temmuz hadisesini Ziya Paşanın ünlü sözü ile
noktalamak ve susmak istiyorum. "Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i
aklı eserinde"
Dişlerimiz çürüdüğünde dişçiye gider koltuğuna otururuz. Dişçi bağıttıra bağıttıra çürük
dişlerimizi çeker. Canımızı yaktığı için dişçiyi düşman ilan etmez, ona kızmaz tam tersine
ikinci gidişimizde ona hediyeler götürüp, “Allah senden razı olsun” deriz. Ancak bir
dostumuz bize çürük fikirlerimizi gösterdiğinde ona beddualar okur ve hemen onu düşman
ilan ederiz. Feto’nun örgütlenmesi ve Türk Ordusuna kumpas kurduğu dönemlerde bu
gerçekleri haykıran aydın gazetecilerimiz ve yazarlarımız Ergenekoncu diye içerlere
tıkılmıştır. Bizler Türk halkı olarak illaki başımızı taşa vurduğumuz zaman gerçekleri
öğrenmemiz gerekmiyor. İnsanlar kitap okuyarak, başını otobüse çarpmadan daha önce bilgi
sahibi olabilirler.
Ne yazıktır ki ülkemizde testiyi kıranlar değil, hep kırmayanlar cezalandırılmıştır. Ve bu
böyle süreceğe de benziyor. Ne zamana kadar diye soracak olursak eğer, bir bilim ve vicdan
toplumu olana kadar sürecektir bu. Çalışkanlar ödüllendirildiğinde, hainler
cezalandırıldığında, aptallar olması gereken yerlere getirildiğinde, zeki ve çalışkan vefalı
liyakat sahibi insanlar olması gereken yerere getirildiğinde toplum olarak arabesk sancılarımız
sona erecektir.
İkinci dünya savaşından sonra batıda ortaya çıkan ve tüm değerleri silip süpüren
postmodernist akım ortadoğuda arabesk olarak zuhur etmiştir. Kaderciliğin, mantığın,
adaletin, dini inançların saptırılması ve kimsenin üstesinden gelemeyeceği kısır döngü bir
kaostur Arabesk. “Batsın bu dünya” dersiniz, dünya batar.
Sevgili okurlar bu haftaki yazımı Nasrettin Hocanın bir fıkrası ile sonlandırmak istiyorum.
Nasıl yorumlarsanız yorumlayın.
Nasrettin hoca çeşmeden su almaya giden kızına iki tokat atar ve şimdi git kızım su al gel der.
Hocanın arkadaşı sorar:
– Ya hocam ayıp olmuyor mu? Senin kız hele bir testiyi kırsın ondan sonra tokatla
Bizim hoca ne cevap buyurur?
— Testiyi kırdıktan sonra kızı dövmenin ne anlamı var?