Dolar 38,7716
Euro 43,3720
Altın 4.045,08
BİST 9.700,17
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 17°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
17°C
Az Bulutlu
Paz 19°C
Pts 18°C
Sal 18°C
Çar 19°C

ANKARA’DA UNUTULAN HUKUK STRAZBURG’DA HATIRLATILDI

ANKARA’DA UNUTULAN HUKUK STRAZBURG’DA HATIRLATILDI
Yazımıza bir soruyla başlayalım. Soru şu:
Bir “hukuk devletinde” 1,5 milyon kişi terör örgütü üyesi olabilir mi?
Dünyanın en büyük ordusu sayılabilecek kadar büyük bir güç, kimse farkına varmadan böyle rahatça bir araya gelip örgütlenebilir mi?
Bu soruya cevap geçen hafta, 26 Eylül 2023 tarihinde AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) Büyük Daire’den Yüksel Yalçınkaya kararı ile geldi.
Nedir bu AHİM’in Yalçınkaya kararı? Türkiye aleyhine verilen bu ihlal kararının nedenleri nelerdir? Kısaca bahsedelim ve bu karar hakkında hukukçuların değerlendirmelerini paylaşalım.
Kayseri’de öğretmenlik yapan Yüksel Yalçınkaya “FETÖ/PDY üyesi olmak” suçundan Eylül 2016’da tutuklandıktan sonra yargılandı, Kayseri Ağır Ceza Mahkemesi, Yalçınkaya’ya 21 Mart 2017’de 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi.
Yalçınkaya, 672 sayılı KHK ile ihraç edilmiş; “Bylock kullanması”, “Bank Asya’da hesabı olması” ve “FETÖ ile bağlantılı olduğu ilan edilen kuruluşlara (sendikaya) üye olması” delil sayılarak ve gizli bir tanığın ifadesiyle mahkum edilmişti.
Yargıtay cezayı 30 Ekim 2018’de onadı, Yalçınkaya 2019’da Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu, Yüksek Mahkeme Yalçınkaya’nın bireysel başvurusunu reddetti, Yalçınkaya da 17 Mart 2020’de AİHM’e başvurdu.
AİHM, Yalçınkaya ile ilgili kararında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinin, kanunsuz suç olamayacağı ilkesini düzenleyen 7. maddesinin ve örgütlenme ve toplanma hakkıyla ilgili 11. maddesinin ihlal edildiğine hükmetti.
Kararda; Bylock kullanımı, Bank Asya hesabının olması ve sendika üyeliği gibi gerekçelerle yapılan yargılamanın adil yargılanma, kanunsuz ceza olmaz ve toplanma ve örgütlenme özgürlüğüne ilişkin maddelerini ihlal ettiğine hükmedildi.
Gerekçeli kararda, Türkiye’nin “terör suçlamalarıyla yapılan yargılamalarında” AİHS’in 6. ve 7. maddesinin ihlali bakımından çok sayıda insanı ilgilendiren sistematik sorunlar olduğu kaydedildi ve Türkiye’den yerel mahkemelerin ByLock kullanımına yaklaşımına ilişkin sistemik sorunu çözmek için uygun genel önlemleri alması talep edildi.
Çünkü AİHM, dosyayı sadece başvurucu Yalçınkaya açısından incelememiş ve genele ilişkin çok önemli değerlendirmelerde bulunmuştur. AİHM önünde bekleyen aynı nitelikteki dosyaların sayısı 8500 civarında. Bu sayı, daha sonra AİHM’e yapılacak başvurularla yüzbinleri bulabilecektir ve AİHM bu sistematik sorunun çözümünü istemektedir.
Türkiye Avrupa Konseyi’nin kurucu üyeleri arasında sayılıyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin denetim sürecine bireysel başvuru hakkını 1987’de ve AİHM’nin zorunlu yargı yetkisini 1990’da kabul etmiştir. AYM de, AİHM kararlarının ulusal yargı sistemimiz tarafından esas alınmasını öngören bir kararı kabul etmiştir.
2004’te AKP hükümeti öncülüğünde, AİHM’in kararlarını ulusal kanunun üzerine çıkaran değişiklik yapıldı.
AİHM Büyük Daire Kararı, Esasa girilerek verilen ve benzer durumdakiler için emsal teşkil eden “son karar”.
Gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46.maddesi gerek Anayasa’nın 90.maddesi gereği AİHM kararlarının uygulanması zorunluluk olup uygulamak ya da uygulamamak hususunda hiç kimsenin ve hiçbir organın takdir yetkisi yoktur.
Dolayısıyla mahkeme kararları hangi düşüncede, siyasi, ideolojik anlayışta olursanız olun kime veya hangi gruba yakın bulunursanız bulunun uygulanmak zorundadır. Sana göre bana göre hukuk da adalet de olmaz.
Adaletin de, hukuk devleti olmanın ve hukukun üstünlüğünün de gereği olarak mahkeme kararlarına herkesin uyması gerektiği hususu, siyasi bir takdir alanı değil herkes için tartışmasız, kesin bir zorunluluktur.
Sayın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç kararı eleştirebilir, beğenmeyebilir, ancak uygulamak zorundadır.
Bu nedenlerle, AİHM kararı ve karardaki gerekçeler tüm yargılamalarda derhal dikkate alınıp söz konusu hak ihlalleri süratle giderilmelidir.
Dolayısıyla, AİHM Yalçınkaya kararıyla, dosyasında hangi iddianın olduğuna bakılmaksızın -bilerek ve isteyerek şiddete başvurma hariç- herkesin BERAAT ettirilmesi ve GÖREVİNE İADESİ gerekmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu kararı aslında malumun ilamı olarak, ülkemizde unutulan ceza hukukunun evrensel ilkelerinin teyidi ve hatırlatılması.
1990’da yargı yetkisini kabul ettiğimiz AİHM özetle şunu demektedir.
“Türkiye’de yüzbinlerce insanla ilgili suç uydurulmuştur. Kanunsuz suç olmaz.
Silahlı terör örgütü üyeliği ancak “özel bilgi ve kasıt” ile işlenebilen bir suçtur. Sanıkların bilerek ve isteyerek silahlı bir terör örgütüne üyelik delilleri dosyada yok.
Artık hukuka dönün ve hukuksuz şekilde yapılan yargılamalara son verin”.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.