BAŞKAN ATAKLI VE DEDEOĞLU:”SAROS BİTERSE BİZ DE BİTERİZ”


Tekirdağ Kara Avcıları Atıcılık ve İhtisas Spor Kulübü Dernek Başkanı Cengiz Ataklı ile TEMA temsilcisi Hakan Dedeoğlu müşterek yaptıkları açıklamada avcıların tek ses olduğunu ve “Saros biterse biz de biteriz” dediler.
“Keklik görmek için Erzurum’a gitmeyelim”
Ataklı ve Dedeoğlu, Trakyalı avcılar, sık sık avlanmak için gittikleri Saros körfezinde sıvılaştırılmış doğalgaz taşıyacak gemiler için yapımına başlanan iskele dolgu platformu ve kara boru hattı projesinin yaban hayatını, dolayısıyla avcılığı bitireceğini belirterek duruma tepki gösterdi. Yaklaşık 25 bin üyesi bulunan Trakya Avcılık Atıcılık ve Yaban Hayvanlarını Koruma Federasyonu’na bağlı avcılar: “Keklik görmek için Erzurum’a gitmeyelim. Bugün itibariyle daha etkin mücadele vereceğiz, en ön safta biz olacağız” dedi.
Trakya Avcılık Atıcılık ve Yaban Hayvanlarını Koruma Federasyonu’na bağlı avcılar, Saros’a yapılmak istenen sıvılaştırılmış doğal gaz gemi iskelesi ve boru hattı projesinin yaban hayatını da tehlikeye sokacağını, bölgede avcılığın da biteceğini savundu.
Bölgede mevcut tavşan, balık türleri, ördek, kaz, üveyik, keklik, çulluk gibi türlerin tehlike altında olduğunu, projeyle bu türlerin de bölgeden kaçacağını öne süren avcılar, Trakya’daki avcılar olarak devlete her yıl yaklaşık 12 milyon lira vergi vermelerine rağmen yakında bölgede avlanacak alan bulanamayacaklarını belirttiler.
Avcıların yaban hayatının koruyucusu olduğunu vurgulayan avcılar, yakın zamanda Enez’de, İpsala’da görülen bazı türlerin, ağaç kesimi, deniz dolgu çalışmaları ve kullanılan tarım ilaçları nedeniyle ya göç yollarını değiştirdiğini ya da Yunanistan’a kaçtığını belirterek: “Keklik görmek için Erzurum’a gitmeyelim. Bugün itibariyle daha etkin mücadele vereceğiz, en ön safta biz olacağız” ifadelerini kullandılar.
“BUGÜNE KADAR SESİMİZİ DUYURAMADIK”
Tekirdağ Kara Avcıları Atıcılık ve İhtisas Spor Kulübü Dernek Başkanı Cengiz Ataklı ile Tema temsilcisi Dedeoğlu, avcıların doğada yapılan tahribatı en yakından hisseden kişiler olduğunu söyledi.
Ataklı ile Dedeoğlu, “Şimdi pek çok kişi avcıyı katil gözüyle görüyor ama bu çok yanlış bir yaklaşım. Federasyon olarak bölgemizde bulunan derneklerimizle birlikte 25 bin üyeye sahibiz. Doğanın en büyük koruyucuları aslında bizleriz. Doğada bir sürü canlı var ve bunları biz avcılar biliyor. Bu çevresel olaylar aslında bizim sorunumuz. Doğada en çok olan bizleriz, biz kendimizi ‘Doğa Mühendisi’ olarak nitelendiriyoruz çünkü doğadaki her türlü börtü böceği, ağacı bitkiyi yaşayan bizleriz. Doğaya çıktığımızda doğada yapılan katliamı kendi gözlerimizle görüyoruz. Avcı katliam yapmaz. Avcı doğaya nefes almak için çıkar. Biz vurmaktan ziyade o hayvanı görmeyi daha çok seviyoruz. Bizim burada ördek popülasyonunu artırmak için yaptığımız çalışmalar da var. Elimizde temiz olarak koruyabileceğimiz çok az yer kaldığını görüyoruz. Bir taraftan bunlarla uğraşıyoruz, bir taraftan liman projesi çıkıyor. Bu yıl en 5 defa o bölgeye gittim. Liman projesi başladığından beri müthiş bir ağaç katliamı var. Toprak yer değiştirmiş. Ülkemize bu yıl zaten göç gelmedi. Kar yağıyor, ördeğin gelmesi lazım ama gelmiyor. Ördek göç yolunda ülkemize inmek istemiyor. Maalesef bölgemizin durumu bu halde. Biz STK’ler olarak en başta biz mücadele ediyoruz ama bugüne kadar sesimizi duyuramadık. 25 bin avcımız ile birlikte bunun mücadelesini vereceğiz, inşallah Türkiye’de örnek olur. Avcımız doğasına, ağacına, yaban hayatına sahip çıkıyor. Bunu herkesin bilmesini istiyoruz” dedi.
“KEKLİK GÖRMEK İÇİN ERZURUM’A GİTMEYELİM”
Av için Saros’a da gittiklerini kaydeden Ataklı: “Biz buradan av için Saros’a gidiyoruz bir maddiyat, orada da alışverişimizi yapıyoruz, bölge halkına da katkı sağlıyoruz. Orada o popülasyon biterse maddi olarak da kayıp. Yaban hayvanı popülasyonu biterse Saros’a neden gidelim. Arkadan gelen nesil bu popülasyonu hiç göremeyecek. Eskiden burada da keklik varmış, ne oldu da bitti bu hayvanlar. Keklik görmek için Erzurum’a gitmeyelim. Bugün itibariyle daha etkin mücadele vereceğiz, en ön safta biz olacağız. Trakya Avcılık Atıcılık ve Yaban Hayatı Koruma Federasyonu buradan bir canlı türünün daha yok olmasına, bir ağacın daha kesilmesine izin vermeyecek, bütün avcı camiası olarak çevre katliamına dur diyecek” ifadelerini kullandı.
“PROJENİN BU BÖLGEYE YAPILMASINI İSTEMİYORUZ”
Uzun yıllardır yaz mevsimlerini Saros körfezinde ailesiyle geçirdiğini belirten Tekirdağ Kara Avcıları Atıcılık ve İhtisas Spor Kulübü Dernek Başkanı Cengiz Ataklı ve Tema temsilcisi Dedeoğlu, “Avcılıkla beraber zıpkınla dalış da yapıyordum. Buraya yapılacak inşaatlarla buradaki balık popülasyonu kesinlikle yok olacaktır. Artık zıpkınla dalış yapamıyorum. Körfezde balık kalmadı. Ayrıca avcılık konusunda Saros bölgesinde üveyik avcılığı yapıyoruz. Burada oluşacak sanayi tesislerinden dolayı üveyik popülasyonu da kalmayacak. Üveyik kuşunun avlanma limitleri düşürüldü. Nesli tükenme tehlikesine yakın bir kuş grubu. Buranın halkı olarak da bu projeyi istemiyoruz. Bölgeye en son birkaç ay önce gittim. Her gittiğimde bölgede bir değişiklik göze çarpıyor. Trafik artıyor, ağaç kesiliyor, denizde kirlilik artıyor. Saros, kendi kendini temizlemesi bakımından dünyanın nadir körfezlerinden birisi. Bilirkişi raporları bu proje buraya yapılamaz dese de maalesef önüne geçilemiyor. Bölgede çıkan yangınların da bilinçli olduğunu düşünmeye başladık. Bizler bölge halkı ve avcı kulüpleri olarak projenin bu bölgeye yapılmasını istemiyoruz. Edirne’den sonra Lüleburgaz Avcılar Kulübü en çok üyeye sahip kulüp. 1500 kayıtlı üye var. Aidat ödeyerek kulübe üye olan sayısı 750 civarındadır. Bunun yanında Atatürk Avcılar Kulübü var, Gündoğu Avcılar Kulübü var. Burada 1500 kişiyi rahat görürüz. Trakya genelinde 3 ilde toplamda 20-25 bin avcı var” dedi.
“ŞU ANDA DURUM İÇLER ACISI”
Saros körfezi bölgesinin göçmen kuş bakımından en çok türe sahip bir bölge olduğunu belirten Bezer: “Göçmen kuş popülasyonu olarak en fazla türe sahip bölgelerden biri burası. Göç yolları üzerinde kalıyor. Son 5 yıldır bıldırcın, üveyik, ördek, kaz popülasyonlarının azaldığını görüyoruz. Bu hayvanların ya göç yolları değişti ya da bu hayvanlar Yunanistan’a iniyor. Bu hayvanların bölgesi burasıydı, özellikle İpsala-Karpuzlu bölgesi. Ördek ve kaz için bu bölge yatak yeriydi. Şu anda durum içler acısı. Ördek, kaz şu anda Yunanistan’da. Yapılan doğa katliamının bunda etkisi olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
“AVCILAR ÜYELİĞİNİ DONDURMAYA BAŞLADI”
Yaban hayatını tehdit eden projenin avcılığı da bitireceğini savunan Ataklı, her yıl avlanmak için verdikleri vergilerin karşılığının bu olmadığını söyledi.
Ataklı ve Dedeoğlu şöyle devam etti: “Avcılık ucuz bir uğraş değil. Zaten avcıların temel sorunlarından biri de bu. Şu anda avcılığa başlamak isteyen bir kişi 350 lira devlete vergi veriyor, pul sezonunda 250 lira civarında bir para ödüyor. Sadece vergi olan kısmı bu, fişek masrafı, yol masrafı, kıyafet, tüfek masraflarını içine katmıyorum. Türkiye’de yüz binlerce avcı olduğunu düşünürsek hesap edin. Trakya’da her yıl 40-50 avcı üyeliğini dondurmaya başladı. Çünkü av yok. Uzak mesafelere gitmek için güç yok. Mecburen avcılığı kapatmaya başladılar. Aslında devlet de gelir kaybına uğruyor. Avcının derdi hayvanı doğada görmekten yana. Bölgemizde 85 yılından bu yana keklik ve çil keklik popülasyonu bitti. Nedeni zirai tarım ilaçları. Şimdi de ördek, bıldırcın, üveyik, balık popülasyonu sanayileşme tehdidi altında. Ergene’yi de 2015’te tertemiz edeceğiz demişlerdi, yıl oldu 2021. Maalesef şu anda Ergene’ye de ne ördek konuyor ne kaz konuyor. Saros’ta da aynısı olması muhtemel”
Başkan Ataklıile Dedeoğlu son olarak: “Bizden alınan vergilerin karşılığı geri dönmüyor. Çil keklik yok, kınalı keklik yok, ben her yıl maddi durumum izin verirse keklik görmek için Erzurum’a Kars’a mı gidelim ? Ben bu hayvanları kendi meramda görmek istiyorum” diye konuştu.
“ERGENE’DE NASIL SU KUŞLARINI KAYBETTİYSEK AYNISI OLACAK”
Avcılardan Gökhan Gökçer de bu bölgede av olmadığı için buradan Saros bölgesine ya da İpsala’ya gitmek zorunda kaldıklarını belirtti.
“Ergene’de nasıl su kuşlarını kaybettiysek, ileride Enez, İpsala, Karpuzlu’da aynısı olacak” diyen Gökçer: “Aslında Enez’e İpsala’ya gitmeye gerek yok. Biz 15 gün önce kar yağdığında Ergene Havzası’na gittik. Eskibedir’de nehir kenarına indiğimiz zaman o kadar kötü bir koku vardı ki. Suyun rengi zaten kırmızıydı. Empati kuralım, siz bir su kuşu olsanız, suda yaşayan, hayatınızı orada devam ettiren bir kuş olsanız, kalkar da ağır metal bulunan, içinde kostik, zehirli atık bulunan bir yerde yaşar mısınız? Bizim yıl içinde devlete verdiğimiz para 650 lira. Bununla bitmiyor, fişeğin bir kutusu 90 lira, yerli olursa 45 lira. Ama bu bölgede av olmadığı için biz buradan İpsala’ya ava gitmek zorunda kalıyoruz. Orada da Milli Park haricinde diğer yerlerde de artık çeltik sahalarında da aşırı ilaçlama olduğu için yaban hayvanları ya Milli Park’a ya da Yunanistan’a gidiyor. Yunanistan’la aramızda 1 kilometre var. Ördeklerin oraya konduğunu görüyorsunuz, bizim sahamıza girmiyorlar. Biz Ergene’de nasıl su kuşlarını kaybettiysek, ileride Enez, İpsala, Karpuzlu’da aynısı olacak. Saros körfezinde yapılacak çalışmalarla artık kendi kendini temizleme de ortadan kalkacak. Yapılan inşaatlar ve limanla akıntılar ters dönmeye başlayacak. Oranın bir inci olması söz konusu bile olmayacak. Biz mevcut olan doğayı da yok etmeye çalışırsak bizim de ileride çölleşmememiz için hiçbir neden kalmayacak” dedi.
“DEVLETİN KASASINA 12 MİLYON LİRA GÖNDERİYORUZ”
Trakya’da 20 bin avcının devlete yaklaşık 12 milyon lira vergi verdiğini belirten Gökçer: “Bunun sadece 1 milyonu bize dönmüş olsa biz burayı kurtarırız. Bizden toplanan paralar başka yerlere aktarılıyor. Bununla da bitmiyor, 20 bin avcının yaklaşık 6 aylık sezonda cebinden minimum 5 bin lira çıkıyor. Nereye ava gidiyorsak bölge halkına da katkı sağlıyoruz. 12 milyon devletin kasasına para gönderiyoruz bölge avcıları olarak. 12 milyon parayla Saros’a yapılacak olan yer başka yere yapılabilir. Neden Saros Körfezi? Neden bu inci katlediliyor? Benim oğlum da avcı olacak, ona iyi bir gelecek bırakmak istiyorum. Saros körfezi olmazsa taş mı bırakacağım?” diye konuştu.
“CENNETİ YOK ETMEK İÇİN ELLERİNDEN GELENİ YAPIYORLAR”
Hem Saros körfezinde yaşayan hem de avcılık yapan Oğuz Bağcı ise: “Türkiye’nin incisi Saros körfezine bu projenin verilmesini tamamen art niyet olarak görüyorum. Buranın yerlisi olarak kesinlikle karşıyım, karşı çıkmak için de elimden ne gelirse yapacağım. Oranın güzelliğini yaşayan bilir. Şu anda o bölge çok ünlendi, bu ünlenme benim açımdan kötü çünkü çok bilinir oldu. Bilinir olunca da böyle saçma sapan kararlarla geliyorlar karşımıza. Bir cenneti yok etmek için ellerinden geleni yapıyorlar ama biz de burada boş durmayacağız. Hem avcılar, hem oranın sakinleri, hem de sorumlu bir vatandaş olarak elimizden geleni yapacağız, oraya o projeyi yaptırmayacağız. Ben yılbaşında oradaydım en son. Her geçen gün inşaat kamyonları artıyor. O inşaatların neden olduğunu biz biliyoruz. Yangınlar da çoğalmaya başladı. 20 yıl önce ne kamyon vardı, ne yangın vardı” ifadelerini kullandı.
Avcılardan Mustafa Tokmak ise: “85 senesinden beri Saros’u biliyorum. O bakir halleri gözümün önünde. Şu an o bakir halleri kalmadı, bir insan yoğunluğu var. İnsan yoğunluğunun doğaya zararı yok ama kalkıp oraya gemileri sokarsan yarın öbür gün oraya atık boşaltmayacaklarını kim garanti edebilir. Bir kaza olup da geminin batmayacağını kim garanti edebilir. İşi bilen insanlar oraya bu işin yapılamayacağını söylüyorsa karşı koymanın bir anlamı yok. Bölgede Koru Dağları’na geçerken ‘Geyik çıkabilir’ tabelaları görürsünüz. Geyik, domuz, karaca orada yaşayan hayvanlar. 15-20 sene evvel Enez Çandır’a ava gittim, bir arkadaşımın babası yattığı yerden tüfek sesi duyuyor ve diyor ki: “Son karacayı da vurdular, Çandır bitti” Daha o zamanlar kaçak avlanmadan dolayı bu hayvanların soyu tehlikedeydi” dedi.