Dolar 39,8824
Euro 47,0158
Altın 4.300,21
BİST 10.203,83
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 29°C
Açık
Tekirdağ
29°C
Açık
Cum 29°C
Cts 30°C
Paz 32°C
Pts 32°C

EĞİTİM SEN TEKİRDAĞ ŞUBESİ: “EĞİTİMDEN TASARRUF OLMAZ İTİBARDAN OLUR”

EĞİTİM SEN TEKİRDAĞ ŞUBESİ: “EĞİTİMDEN TASARRUF OLMAZ İTİBARDAN OLUR”

EĞİTİM SEN TEKİRDAĞ ŞUBESİ:
“EĞİTİMDEN TASARRUF OLMAZ
İTİBARDAN OLUR”
Eğitim Sen Tekirdağ Şubesi Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un da katıldığı İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yapılan basın açıklamasında,” Okullarımızın onlarca sorununa yeni sorunların eklenmesi ile yeni eğitim öğretim yılına başlamış bulunuyoruz. Okulların bütçesiz, olanaksız bırakılması, personel yetersizliği gibi başlıklarla anayasal hak olan kamusal eğitimin imkânsızlıklara dönüştürüldüğü, eğitimin piyasalaştırıldığı bu gidişata dur demek için bugün buradayız.
Taşımalı eğitimde servislerin kaldırılması ile taşradan gelen öğrencilerimizin imkân eşitliği hakkı, eğitim hakkı ellerinden alınmıştır. Servislerin kaldırılması örgün öğretime devamlılığı azaltmakta ve en fazla kız çocuklarının eğitimden kopmasına neden olmaktadır.
Atanmayan binlerce mesleğine aşık öğretmen görev beklerken, bakanlık sınıf şube sayılarını yükselterek ihtiyaç duyulan öğretmen sayısını, kâğıt üzerinde masa başı oyunlarla azaltmakta, kalabalık sınıf ortamlarında eğitimin kalitesine bir darbe daha vurmaktadır.
KHK lerle hukuksuzca görevlerinden uzaklaştırılan birçok arkadaşımız görevine döndü. Tekirdağ da 33 arkadaşımızın 30 u görevine başladı. Son zamanlarda bakanlık geriye dönük hakların iadesi konusunda uygulamada karşılığı olmayan yöntemlere başvurarak göreve iade yerine yeniden başlatma başlıklı uygulamalara girişmektedir. Komisyonlarca, mahkeme kararlarına rağmen görevine başlatmanın yavaşlatıldığı, mahkeme kararının aksine davranıldığı ortadadır. Buradan uyarıyoruz. Mahkeme kararlarına uyulması gerektiğini sorumlulara hatırlatıyoruz.
Bugün bir kez daha çocuklarımızın geleceğine yapılan ihanetin tanığıyız. İşgücü Uyum Programı, okullarımızın en temel ihtiyacı olan temizlik ve hijyen konusunda dahi tasarruf tedbirleriyle kısıtlanıyor. Haftada yalnızca üç gün çalıştırılacak yardımcı hizmet personelleri, asgari ücretin bile çok altında bir ücretle görevlendiriliyor. Üstelik, çalıştıkları günler sigortaları yapılırken, bu süre emekliliğe bile sayılmıyor. Bu koşullarda kim bu işi yapmak ister? Üç gün yeter mi? Çocuklarımızın sağlığı bu kadar ucuz mu?
Hijyenden Tasarruf Edilemez!
Okullarda temizlik bir lüks değil, zorunluluktur! Bir çocuğun sağlıklı bir ortamda eğitim alması, en temel insan haklarından biridir. Fakat bu sorumluluğu yerine getirmek yerine, hükümet geçici ve güvencesiz çözümlerle bizi oyalıyor. Okullarımızda hijyen eksikliği nedeniyle yaşanacak salgın hastalıklar kapıda. Bu, sadece bugünün değil, çocuklarımızın geleceğinin sağlığıyla oynamak demektir. Geçici iş gücüyle değil, kadrolu ve güvenceli istihdamla bu sorun çözülebilir!
Veliler, Bu Sorun Hepimizin!
Çocuklarımızın sağlığını ve eğitim hakkını korumak hepimizin görevi. Veliler olarak, bu soruna sessiz kalmamalısınız! Okullarda hijyenin sağlanması, sağlıklı içme suyu ve her çocuğa bir öğün yemek sağlanması öğrencinin en temel hakkıdır. Her gün çocukların karşı karşıya olduğu bu sorunları çözmek için sesimizi yükseltmeliyiz. Eğer bugün harekete geçmezsek, çocukların geleceğini kaybedeceğiz.
Kaynaklar Nerede Harcanıyor?
Sarayın harcamaları, sermayeye verilen vergi afları devam ederken, eğitim bütçesinden tasarruf yapılması hangi akla sığar? Devletin asli görevi, eğitime ve çocuklarımızın geleceğine yatırım yapmaktır. Ancak, milyonlarca lira sarayın lüks harcamalarına, büyük şirketlere teşvikler olarak aktarılırken okullarımıza yeterli ödenek ayrılmıyor. Bugün sınıflarda hijyenik olmayan koşullarda eğitim gören çocuklarımız, geleceğin yetişkinleri olacak. Bu adaletsiz düzeni kabul edebilir miyiz?
Bakın buradan bir daha okuyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 42. Maddesine göre; “İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.”
Ne diyor Anayasa, pa-ra-sız-dır. Anayasayı ihlal etmek suçtur. Halkın haklarını gasp etmek suçtur.
Bakın şimdi Millî Eğitim Bakanlığı nasıl suç işliyor.
İşgücü Uyum Programı; ucuz işgücü ve emek sömürüsü içeren bir programdır. Program kapsamında 10 aylık süreç içerisinde, en fazla 140 gün ve günde 7,5 saat çalışılacak, programa devamlar zorunlu olacak ve sadece genel sağlık sigortası yapılarak, emekliliğe yansımayacak şekilde planlanan, çalışma şartlarını kabul eden personele aylık en fazla 8400 TL civarında ücret ödenecek düzenlemeler içermektedir.
Bu rakamlar utanç vericidir ve hukuk dışıdır. Bir Devlet nasıl olur da açlık sınırının 3’te birinin altında bir maaş teklif eder?
İşkur, Milli Eğitim Müdürlükleri ve okul müdürlükleri birçok kez duyuruya çıkmalarına karşın, bu şartlar altında çalışacak yeterli personel bulamamıştır. Yetersiz personel nedeniyle okullar gerekli temizlik ve hijyen koşullarını sağlayamadıkları ve güvenlik görevlisi görevlendiremedikleri için zor durumdadır.
İşgücü Uyum Programı kapsamında çalışacak personel bulamayan okullar, okul aile birlikleri üzerinden program dışı yardımcı personel açığını kapatmaya çalışmakta, bu mali külfet bağış ve aidat adı altında toplanmaya çalışılan paralarla veliler üzerine yıkılmaktadır. Para toplama işleri sanki öğretmenlerin göreviymiş gibi algılayan bazı okul idareleri, öğretmenleri para toplaması konusunda sıkıştırmakta, bu durum sıkıntılar yaşanmasına sebep olmaktadır.
Tasarruf adı altında, çocuklarımızın sağlığı ve geleceği riske atılamaz. Eğitim Sen olarak, her çocuğun hijyenik koşullarda eğitim alması için kadrolu ve güvenceli temizlik personeli istihdam edilmesini talep ediyoruz. Ayrıca, her öğrenciye bir öğün yemek ve temiz içme suyu sağlanması, kamusal eğitimin bir parçası olarak kabul edilmelidir. Bu, çocuklarımızın sadece bugünü değil, yarınını da güvence altına alacak bir adımdır.

Bu sorunu hep birlikte sahiplenmezsek, çocuklarımızın sağlığı, eğitim hakkı ve geleceği daha da tehlikeye girecek. Veliler, öğretmenler, eğitim çalışanları! Gelin, hep birlikte sesimizi yükseltelim. Kamusal eğitim hakkını savunalım, çocuklarımızın sağlıklı bir eğitim alması için mücadele edelim. Bu mücadele, yalnızca öğretmenlerin değil, tüm toplumun mücadelesidir.
Geleceğimizi ellerine teslim ettiğimiz çocuklarımızın haklarını birlikte savunmalıyız. Eğitime bütçe, okullara ödenek talebimizi daha güçlü bir şekilde haykırmak için sizleri yanımızda görmek istiyoruz. Geçici çözümlerle değil, kalıcı politikalarla eğitimi koruyalım!
Gelecek çocuklarımızın, onların hakkını savunmak bizim görevimizdir!
Bu nedenle ilgili bakanlıklar bir an önce bu emek sömürüsü programdan vazgeçmeli, okullara kalıcı ve yeterli yardımcı personel alımı yapmak için gerekli adımları atmalı, kesintisiz ve gerektiği şekilde hijyen koşullarını sağlamalıdır. İhtiyaçların eğitim öğretim takvimine uygun olarak planlanmamasının cezasıdır bu 2 hafta. Okulların açılmasından sonra meydana gelen sorunlar üzerine, tepkiler karşısında, sendikaların, veli derneklerinin çağrısı ve muhalefeti neticesinde bakanlık geri adım atarak otuz bin personel istihdam edeceğini duyurdu. Eğitim Sen olarak diyoruz ki; Tasarruf eğitimden değil, itibardan olur” dedi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.